0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
93
Okunma
Hâlâ saklambaç oynuyor işte orada
Tavan arasında unutulan körpe çocukluğumuz
Yankılanmıyor imdatlar
Namütenahi boşluğunda sırlar bahçesinin
Siz uyanmazken bahar yağmurlu rüyalarınızdan
Kabusları parlıyor karasında çalıntı gecelerimizin
Hep böyle karanlık mıdır sizin
Şu kirli duman bacalardan ibaret dünyanız?
Hep böyle ketum, hep böyle anlamsız?
Hep böyle alaycı mıdır tepkisi denizlerinizin,
Bir balığı bile layık görmez mi boş kovalarımıza?
Bir gün de olsa uğramaz mı et
Yalanlara katık, şu suskun soframıza?
En büyük ibadet diyorsunuz sabır
Sabır, soğuk duvarlar önünde zavallıca
Gözleri kapalı diz çökmek miydi yalnızca?
Çocuklarımızın iç çekişi duyulurdu hani her sabah
Ve o sabah televizyonda bayram ilan ederdiniz
Bayram:
Karnı tokların kutsal gösterisi, boylu boyunca
Yazık...
Hâlâ tavan arasında saklambaç oynuyor
Unutturulan çocukluğumuz
Hâlâ duymuyor imdatlarımızı
İnşa ettiğimiz şehirler, aç ve uykusuz
Yazık...
Hâlâ tadılası görünür ölüm gençlere
Ve dindarlarımız artık fazla korkusuz