2
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
173
Okunma
Bu vakitlerde arkadaşım!
Şu ikindi vakitleri işte
Yorulmuş bedenimizle
Oyundan evlerimize döner
Kâh yoğurtlu ekmek kâh salçalı
Yahut ekmeğe Tahinli pekmez sürer
Yiyip tüyerdik tekrar oyun mahalline
Paylaşmayı da birbirimizi kollamayı da
Bilirdik küçük kalbimizle
Uslanmadan
Bütün oyunları oynardık gün bitimine
Bazen akşamlardık
Geç vakitlere akardık
Tabii anne terliği gecikmeden
Kulağımızda o bilindik çağırma
Fatooş! Belgin! Çağrı! Bangin! Vedat!
Daha nice ad ikazlanırdı caddemizde
Ahh! Anneler
O zamana o masumane oyunlara
Nasıl doyabilirdik ki oyuna aç nefsimizle
Mızıkçılık ustalık huyumuzdu
Bir küser bir barışırdık neyden sebep bilmeden
Bir hacı teyzemiz vardı tatlı da bir yaşlılığı
O ise genelde rahatsızdı oynamalarımızdan
Söylenir dururdu gürültüyü bırakın diye!
Kulağı delinmemiş çocuklardık ya
Bizim buralarda laftan anlamayana böyle derler
Öyleydik de! Umursamaz koşardık gürültüyle
Yorulmak nedir bilmeden
Hacı Teyze ise kovalardı aciz bedeniyle
...
Sonra yıllar geçti
Büyüdük!
Büyüdükçe eksildik
Eksildikçe de
Savrulduk bir yerlere
Hacı Teyze göçmüştü cennetine
Artık ne bizi kovalayan bir teyzemiz vardı
Ne de o sokaklarda oynayan küçüklüğümüz
Artık annelerimiz de çağırmıyordu
Babalarımızsa kızacak bir şey bulamıyordu nihayetinde
Büyümüştük!
Hayat herbirimizi bir yerlere dağıtmıştı
Artık o kuşların peşinden koşan
Ben mi Ay’ı yoksa Ay mı beni takip ediyor
Sorgu’larımız yoktu
Büyümüştük çünkü arkadaşım!
Ve evet büyümeye meraklıydık
Fakat bir daha bunları yaşamayacağımızı nerden bilebilirdik?
Kimse demedi ki bize
-Çocuğum!
Hayat artık böyle güllük gülüstanlık olmayacak diye!
🖋️Fatma Selçuk 🖋️
5.0
100% (3)