7
Yorum
40
Beğeni
5,0
Puan
300
Okunma

Sustu taş, susmakla delinmedi yer
Bir çocuğun gözünde kurudu seher.
İsra’nın göğünde çığlıklar iner
Toprağa gömülür kundaktaki er.
Biber gazı değil bu, cehennem rüzgârı
Bir annenin göğsünde kırıldı narı.
Yedi tepeden değil, Kudüs’ten akar
Gökten düşen mermi, secdeyi yakar.
Kur’an yanmaz, dediler, yandı bir avuç
Ağaçlar konuştu: "Burada ölüme suç!"
Bir duvar anlattı suskun bir dille
Her taşında yazılı yetimin çile.
Tanklar geçerken kaldırım bebek doğurur
Bir ezan, bir feryat, biri öbürünü boğur.
Göğe açılan eller kurşunla çatladı
Kim demiş “gök sessiz”, yıldız da ağladı.
Korkma çocuk! Gölgen dahi sana kefil
Bir zeytin dalı büyütür her safil.
Taşla yazılır destan, merhametle değil
Zulüm çiğnerse ruhu, taş olur akil.
Bir kuş uçmaz mı sanırsın göğüne
Mazlumun bedduası saplanır yönüne.
Bir fısıltı gibi yayılır yeryüzüne:
"Zalim, ömrün sürgünde; adın küle döne."
Nehrin dili tutulmaz, bir gün çağlar
Yetimin gülüşü celladı boğar.
Ay gecede kaybolmaz, sabırla parlar
Toprak da hesap sorar, zaman da ağlar.
Ferdaca
5.0
100% (15)