11
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
298
Okunma

Bu şiir, geçmişin izlerinde gezinen ve kaybolan bir duygunun, belki de hiç söylenmemiş son bir sözün fısıltısını taşıyor. Vedalar her zaman kesin değildir; bazen bir kelimeye sıkışan umudu ve hatıraları da içinde barındırır. İşte “Elveda...”, tam da bu noktada sessizliğin en anlamlı haline dokunuyor...
Gönlümde solmuş güller,
Ne rüzgâr ne de seller.
Bir sükût ki içimi,
Anlatmaz artık diller.
Bakışın söndü ansız,
Yıldız gibi ışıksız.
Sesin içimde şimdi,
Bir sır gibi anlamsız.
Her gece aynı izde,
Gölgen düşer sessizce.
Gönlüm titrer peşinden,
Bir sır gibi gizlice.
Bahardan eser yeller,
İçinde hüzün, keder.
Düşler kırık, solgunlar,
Çiçek açmaz bu eller.
Masal olur o zaman,
Tatlı, buruk bir zaman.
Sessizliğe dokunan,
Bir el gibi uzaktan.
Zaman kuyusundayım,
Sesinle baş başayım.
Bir ileri, bir geri,
Gölgemle savaştayım.
Belki bir gün uyanır,
İçimde suskun anı.
“Elveda”dan kalan ses,
Döner yüreğe bu yanı.