2
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
158
Okunma
Sabah, ürkek bir serçenin kanadında getirdi haberini
Gecenin içinden süzülen bir gülüş gibi
açıldı gökyüzü, maviye boyanmış rüyalarla.
Toprak, nefes alır gibi kabardı,
ve gün, yeni bir masal yazdı dallara.
Nar çiçeği gibi açtı içimde sevinç,
içimde bin kelebek, kanatlarında sabır
ve bir parça çiğ damlası umutla
parlıyor gözkapaklarımda hâlâ.
Zaman, umurumda değil artık;
bir salıncağın ucunda çocukluk gülüşleri
ne geçmişin yükü, ne yarının korkusu
yalnızca “şimdi”nin şarkısı var dudaklarımda.
Yaşam, bir ırmak gibi akar avuçlarıma,
her kıvrımı ayrı bir mucizeyle dolu;
bir yaprağın düşüşü,
bir dostun sesi,
bir martının göğe attığı sevinç çığlığı…
Ve bilirim, her yeni sabah
bir mucizedir içimde yeşeren
belki de bir adım ötede
gözleriyle kalbimi uyandıracak biri vardır.
Görmediğim bir sokakta,
dokunmadığım bir elde,
yeniden başlamak için saklı bir bahar…
Ben hâlâ bir gülüşe inanırım,
yüzünü tanımasam da
sesinde kendimi bulacağım birini beklerim.
Kalbim hâlâ yer açar bir gül e
henüz kalbime fısıldanmamış olsa bile.
Bir gün, belki rüzgârın taşıdığı bir tesadüf
bir kahve kokusunda ya da kitap arasında
bizi yan yana getirir.
Ve göz göze geldiğimizde,
geç kalmamış hiçbir şey gibi
başlar içimizde o eski, bildik yangın.
Göğsümde büyür umut,
bir ağaç gibi;
kökü geçmişte,
gövdesi bugünde,
dalı yarına uzanır usulca
ve o dalda bekler seni
henüz sevmediğim hâlinle.
Belki sesinle ısınır içimin en üşüyen yeri,
belki bir gülüşünle çözülür yılların düğümü.
Sana dokununca susar kalbimdeki yalnızlık
ve ben, ilk defa değilmiş gibi
ama hepmiş gibi severim seni
Kim bilir
5.0
100% (3)