El bile sallamadan, öylece çekip gittin
Mezara kadar dedin, böyle mi olacaktık?
Boynu bükük bıraktın, sen bana neler ettin?
Hani bir ömür boyu, hep mutlu kalacaktık.

İyilikle doğruluk, güzellik yönümüzdü
Hatıraları sildik, acılar dünümüzdü
Vuslat hasreti gömdü, gün bizim günümüzdü
Şen şakrak kahkahayla, neşeyle dolacaktık.

Sevdamız halisane, değildi basmakalıp
İsterse belâ olsun, her şeyi göze alıp
Allah geçinden versin, gerekse birden ölüp
Kastedenler olursa, beraber dalacaktık.

İnadım inat deyip, öfke dağı aşarsa
Fincanları kırıp da, su bardağı taşarsa
Olur ya insan hali, yollarımız şaşarsa
Birimiz kaybolursa, arayıp bulacaktık.

Eften püften sebeple, işi sona getirip
Uzlaşma olmasa da, anlaşmayı bitirip
Hoş görüye sığınıp, karşılıklı oturup
Gelecek için ortak, kararlar alacaktık.

Hiç hesaba katmadım ayazını kışını
Aşk demek azim demek, bırakmadım peşini
Ahde vefa koymuştuk, andımızın başını
Ben Ferhat’ım sen Şirin, dağları delecektik.

Neyzemî’yim, çilenin hasını yaşıyorum
Bende sabır tükendi, coştukça coşuyorum
Unuttu mu zannettin, ben sana koşuyorum
Ağlasak da gülsek de, kaderdir bilecektik.

Necati OCAKCI (ÂŞIK NEYZEMÎ)

TEŞEKKÜRLER

Aşka kefen biçilmez, sustuk sözümüz varken
Damla ile başlayıp, nehre kavuştuk derken
Bu gitme, gitme değil, veda için çok erken
Bir haliçten sıyrılıp denize gülecektik.
............Mesut TÜTÜNCÜLER