13
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
311
Okunma
Aşk, bir kelimenin ötesinde, içsel bir derinlik, bir dönüşüm alanıdır.
Her aşkla, kalp bir adım daha yakınlaşır, bir adım daha uzaklaşır.
Bu şiir, aşkın en saf halini, hem bir teslimiyet hem de bir arayış olarak sunar.
Kelimeler, aşka sadece birer yansıma olur; çünkü gerçek aşk, duygu ve anlamın ötesine geçer.
Bir harf düştü kalbime, isimsiz, sessiz,
Ne heceye sığdı ne satıra diz.
Bir yangın gibi içten içe yandı,
Aklı eritti, gönlü kandı.
Ne Leyla’dır adı, ne de Mecnun’un hayali,
Bu aşk, Arş’ın örtüsünde bir sırr-ı ezelî.
Ne vuslat umar, ne firakla titrer,
Sadece bekler... sadece bekler.
Bir niyazla başlar, susuşla büyür,
Küllerinden doğar, özünde yürür.
Ne yolda iz ister, ne menzilde konak,
O yürüyüşe karışır melek ve toprak.
Seherde bir nefes gibi iner gönüle,
Dilsiz kalır diller, ruh çöker diz üstüyle.
O’na varmak ne kelâm ne sükûttur,
Aşk, vuslatta değil, yoklukta hakikattir.
Sonsuzda yok ol, kalbini bırak akışa,
Sen yoksan, O vardır aşkın yakarışında.
İşte o zaman çözülür sırr-ı kelime:
“Aşk, sadece Allah’a sevdalı bir secdedir, derin ve tek kelime.”