1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
551
Okunma

Yalnızlığı öğrendik biz,
Bizi bizden koparan kalabalıklarda.
Sırtımızı sıvazlayan ellerin hançer olduğunu,
Canımız yandığında...
Yalnızlık...
Sessiz çığlıktır bazen;
Gözlerin ucuna düşen kor tanesi,
Yokluğu çakılırken ruhuna.
En gürültülü kahkahaların ortasında
Derinden bir iç çektirir.
Bir göz temasında kaybolur bakışlar,
Bir tebessümde yarım kalır samimiyet.
Görünmez gözyaşlarıyla örülen duvarlar,
Büyük bir yıkımın habercisidir.
O an, yalnızlığın zırhına bürünürsün.
Dönersin sırtını duyguların en olmazına;
İç sesini bastırır, aşk denen kıyamet,
Söz hakkını elinden alırcasına...
Bir kelimenin eksikliği,
Bir bakışın soğukluğu,
Küçücük bir kıvılcımın
Ateş ve kül karışımı...
Herkesin gördüğü,
Sevgilinin yüzüstü bıraktığı...
Ayrılığın inşa ettiği bir sessizlik kalesine sığınırsın.
Ne aşkın tacı,
Ne de ayrılığın ilacı...
Umut filizlenir en karanlık yalnızlığında.
Kendi ışığını yakabilirsin.
Gün gelir,
Duygular susar.
Seni senden koparmak için cesaret ister.
Ve o ses,
Benliğinde en yakın yaraya götürür.
"Duymasın içimin yangını kimse...
Küçük bir umut,
Sonsuz bir soluktur.
Gökkuşağı gibi bir şey bu yolculuk.
Ne zaman gökkubbeye sığınsam,
Yolu kalbimden geçiyor."
Gün doğumuyla uyanıyorum,
Onu hayal ettiğim gökyüzünde,
Onunla yaşadığım şehirde,
Onun için yazılmış şiirlerde,
Onunla birlikte uyanıyorum.
Aşk
Remziye ÇELİK
5.0
100% (1)