1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
157
Okunma

Ben nasıl sarhoş oldum,
Hatırlamıyorum be birader.
Felekten bir gece çalmışım
haberim yok, saat gecenin üçü.
Uyandığımda yanı başımda
Ne bir şişe şarap, ne de bir rakı;
İçtiğim sigaranın dumanı
bir karabulut gibi çökmüş odama.
Öyle bir haldeyim ki;
Odamda matem havası,
Boş kırık dökük duvarlarda ise
Sessiz ağıtların izleri var.
Gözlerim akşamdan kalma,
Yanaklarımda kurumuş bir iki damla,
Yalnızlık bile terk etmiş beni.
Fark etmemişim
Dilim damağım kurumuş
Dudaklarım mühürlenmiş gibi
Boğazımda bir acı,
Sanki yutkunsam düşecekmişim gibi.
Sonra bir kahve yapayım dedim kendime,
Ürperdim bir an, ellerim titredi,
İçimde kocaman bir boşluk var.
Hayatım bir telve gibi
Çökmüş o boşluğun dibine.
Anlam veremiyorum,
Ne bir yüz, ne bir ses var aklımda;
Sadece boş bir uğultu kulaklarımda.
Yalpalayarak odama döndüm,
pencerenin yanında küçük bir ayna
Aynada yorgun bitkin bir adam.
Önce ellerime, sonra yüzüme baktım.
Saç sakal desen o biçim,
Derbederliğin dibine vurmuşum
Hiç tıraş olmak gelmedi içimden.
Sonra etrafıma bakınayım dedim.
Masamda buruşturulmuş bir kağıt;
Afalladım, bir iki adım attım zar zor.
Kağıdı açtım, bir kadına şiir yazmışım,
Satır aralarında ismini fısıldamışım.
Şimdi anlıyorum be dostum.
Kırık dökük, karşılıksız bir aşkın enkazı bu.
Belki o gece bir yokluğu sarhoş ettim,
Belki de istemeden bir vedayı susturdum.
Bu beyhude bir sarhoşlukmuş
Aşk çoktan terk etmiş beni.
Geriye ne kaldı dersen;
Buruşuk kağıt parçası gibi bir köşeye atılan
Ve üzerine düşen ıssız gölgem gibi,
Karanlık ve ölü bir adam.
AYAZ TAŞÇI
5.0
100% (1)