4
Yorum
27
Beğeni
0,0
Puan
584
Okunma

.........
Gecenin en sustuğu yerde
yıldızları dizdim kirpiklerime,
her biri senin adını
usulca fısıldıyordu karanlığa.
Seni düşünmek
bir yangını izlemek gibi bazen,
ateşi güzel ama
dokununca can yakan…
Ben seni,
yandıkça çiçek açan
bir dağ gülü sandım hep.
Kokusunda umut vardı,
renginde inatla direnen bir sevda.
Sana varmak,
rüzgârla yarışan bir yaprağın
kendi dalına kavuşma hayali gibi
zor, içli…
İçimde büyüttüğüm sevda
şimdi kök salıyor zamanın kılcal damarlarında.
Sonsuz bir ilkbahar gibi
her sabah seni yeşertiyorum içimde.
Sensizlik,
suyun kendini unutması gibi…
Bir deniz düşün,
içinde hiç mavi kalmamış.
Ben o denizde boğuldum
adını andığım her gece.
Gözlerinde saklı kalan baharlar
yüreğimde hep erken kırıldı.
Çiçek açmadan solan bir papatyayım artık,
falımda hep sen çıkan.
Gecenin kıyısında bir yalnızlık düğümü,
çözdükçe sen çıkan…
Sana sarılamayan ellerim
duvarlara şiir yazmayı öğrendi.
Her harfiyle seni çağıran
bir alfabe kurdum gözyaşlarımdan.
Saçlarının ucu
rüzgârda savrulurken,
ben umut oldum
yanağına değemeyen rüzgârda.
Tenine dokunamadım
sana değdi her duası dudaklarımın.
Aşk,
bazen susarak sevmektir,
bazen elini tutamadan
bir ömür kalbine sığınmaktır.
Seninle yaşanmayan
senden başka kimseyle yaşanamayan bir hayat gibi…
Ve bil ki,
aşk dediğin bazen ulaşmak değil,
yanına bile varamadan
bir ömrü yüreğinde taşımaktır.
Senin adın,
duaya değen son hece gibi
umutla tamamlıyor her boşluğumu.
Peri Feride ÖZBİLGE
24.04.2025