4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1433
Okunma

kaç gecenin koynuna rüyalarını bıraktın sen
ve hangi melekleri o rüyalar ile günahkar ettin süreyya
bilirim ben
karıştır saçlarını kanlı ellerinle
gözlerine çek is karasından sürmeler
sözlerini çelik kapla
ve bileyi taşında biletip biletip
sok yüreğime
elbet bir müşteri yıldızı senide vurur süreyya
kaç çoban baştan çıktı senin güzelliğine
koyunları kurtlara verdiler sana ulaşmak için
ve o kurtlar sofrasının baş mezesi olduklarını bilemediler
aslında kuzuları değil
kendilerini feda ettiler
saçların süreyya saçların
karanlıkta ışıldayan, parıldayan saçların
ve kör eden gözleri
ve genizleri yakan kokusu
ah o saçlarının ışığında kaç pervane yandı bir bilsen süreyya
ihanetlerini rüzgarlara tutundurup
venüsü bile gölgende bıraktın
sen ki çöllerin kumları kadar bir zamanlar temiz ve saftın
hangi zamanlarda kaktüsleri ektin ruhuna
ve hangi anlarında çiçeklerin sarmaşık oldu süreyya
yanaklarında güller açarken
hiddetli fırtınalarmı besliyordun ruhunda
yoksa bir karanfil kadar keskindin de
takiyemi etmiştin misk-i amber rayihasında süreyya
ben sana şiirler dökerken olimposun zirvesinden
sen karlar kadar beyaz
ve şelalerimi buhar edecek kadar sıcaktın
ve hiç günahın yok sanarken ben seni
sen binlerce suçu barındıran bir kaçaktın süreyya
kaç gidişinde yerim olmadı yanın
kaç gelişinde koynum sensiz kaldı
kaç akşamlar parlardın oysa semada
gölgen hep benim üstüme düşerdi süreyya
hep kelebek ömürleri kadar sevdim seni
ve her ömür sonunda bir daha dirilerek sevdim
vuslatı sana bağladım süreyya
senin hasretin kime
ah be süreyya
hiç bir gerçek göründüğü gibi değildir
ve her gördüğünü gerçek sanma sakın
sana bir bulut kadar uzaktayım
haydi nemlendir gözlerini
bulut bulut ağla süreyya.
Galip Sinecikli