Sevda tasından içer, Kalbimdeki nusretim. Aşk için candan geçen, Bir gönüle hasretim.
Dağda düzde bayırda, Sevgi yüklü çayırda, Rızada ve hayırda, Bir gönüle hasretim.
Yüreğime eş olan, Gözlerinde yaş olan, Gönlünde ateş olan, Bir gönüle hasretim.
Uzaklardan görünen, Sevdasına bürünen, Aşk kokusu sürünen, Bir gönüle hasretim.
Gam çektikçe uslanan, Aşk nehrinde ıslanan, Acısına yaslanan, Bir gönüle hasretim.
YAŞAR ÖZKAN 31.03.2025 Safranbolu
Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hasretin dokuduğu kader ipleriyle Bir gönüle yol alan yolcunun türküsü bu! Sevda taşından içmişsin, ne büyük murad! Aşk için candan geçen, vuslata varmadan yanmış.
Her bir mısra, bir dua gibi, Yağmura hasret kırın özleminde, Gözyaşı, ateş, hüzün ve gam… İşte aşkın dört kapısı!
Uzaklardan görünen, Ama bir adım ötede duran, İlahi bir sır gibi gönülde saklanan o sevda, Seninle, benimle, her âşıkla sınanıyor.
Ey aşka yaslanan, Ey gamla uslanan, Ey sevda yükünü alnında taşıyan, Sen ne güzel hasretsin!
Kaleminin nasibinden dökülen damlalar… Aşkı, hicranı, vuslatı bir çırpıda anlatan ses! Ey kelamın ruhu, ey sözün haysiyeti, Teşekkür yetmez, dua gerek bu şiire!
Beşinci kapı o kadar darmış ki! Beden ancak iki üç parça halinde geçebilirmiş... Lâkin gönül geçebilirmiş ister se... O da şu an tutuklu, Prangalı... Çöz çözebilirsen... Bu hâle düşenler; "Anahtarın kimde olduğunu kimse bilmez" diyorlar... Ve devamla; "Gün gelir birden karşına çıkar, kilidi açar" diye ekliyorlar...
Gözlerimde yorgun bir yalnızlıkla, Büyüyen bir inanç var ki, Aşk, insanın elinden yalnızca kahrını alıp Gönlünü dinlendirerek gelir, Ve o beşinci kapı, arayışların ta kendisidir! İçimde bir evvelki herşeyi inkar eden bir gerçeğim var, Ve her gün yeniden var oluyorum senin gibi, Aşkın dört kapısını geride bırakıp, Arayışla kayboluyorum beşincisinin peşinde… Ama korkma, o kapı sana gelmeyecek, Sadece sen onu fark edeceksin, Bir göğüs genişliği kadar, Ve ondan sonra bütün evren senin içinde. Yüreğinin derinliklerinde, Her zaman bir korku, bir umudu var bu yolun, Ama her ikisi de seni oraya götürür, Geri dönüp bakma! O kapı açılacak, Ve bir ışık senin yolunu aydınlatacak…
Ey Esra kelimesinin altındaki gizli sır... Karanlıkta kalana yol gösteren... Dinleyen, Anlayan, Gönül gözüyle gören, Acıya merhem süren... *** Dediğin gibi şairem! Aşka yaslanmak, Gamla uslanmak benim arzum... Kalemimden dökülen her kelimem bunu anlatıyor... Aşkın dört kapısında koşup duruyor yüreğim... Bir o yana, Bir bu yana... Beşinci kapıyı arıyorum! Bulabilirsem! Girebilirsem... Kim bilebilir ki?
Beşinci kapı o kadar darmış ki! Beden ancak iki üç parça halinde geçebilirmiş... Lâkin gönül geçebilirmiş ister se... O da şu an tutuklu, Prangalı... Çöz çözebilirsen... Bu hâle düşenler; "Anahtarın kimde olduğunu kimse bilmez" diyorlar... Ve devamla; "Gün gelir birden karşına çıkar, kilidi açar" diye ekliyorlar...
Gözlerimde yorgun bir yalnızlıkla, Büyüyen bir inanç var ki, Aşk, insanın elinden yalnızca kahrını alıp Gönlünü dinlendirerek gelir, Ve o beşinci kapı, arayışların ta kendisidir! İçimde bir evvelki herşeyi inkar eden bir gerçeğim var, Ve her gün yeniden var oluyorum senin gibi, Aşkın dört kapısını geride bırakıp, Arayışla kayboluyorum beşincisinin peşinde… Ama korkma, o kapı sana gelmeyecek, Sadece sen onu fark edeceksin, Bir göğüs genişliği kadar, Ve ondan sonra bütün evren senin içinde. Yüreğinin derinliklerinde, Her zaman bir korku, bir umudu var bu yolun, Ama her ikisi de seni oraya götürür, Geri dönüp bakma! O kapı açılacak, Ve bir ışık senin yolunu aydınlatacak…
Ey Esra kelimesinin altındaki gizli sır... Karanlıkta kalana yol gösteren... Dinleyen, Anlayan, Gönül gözüyle gören, Acıya merhem süren... *** Dediğin gibi şairem! Aşka yaslanmak, Gamla uslanmak benim arzum... Kalemimden dökülen her kelimem bunu anlatıyor... Aşkın dört kapısında koşup duruyor yüreğim... Bir o yana, Bir bu yana... Beşinci kapıyı arıyorum! Bulabilirsem! Girebilirsem... Kim bilebilir ki?
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.