Milli duruşunla kükrerken karanlık aleme
Şanlı tarihimizin sayfalarını açardın
Nasıl bir medeniyet kurduğumuzu anlatırdın
Hakkı, adaleti, töremizi gösterirdin
Başın dik, gözlerindeki keskin bakışlarınla
Çin seddini, kırk Kürşat’ın saray baskınını
Öylesine dillendirirdin ki:
Ruhumuzun ölü toprağından Türklüğümüzü diriltirdin
Tanrı dağlarından çoğuyla akıtırdın pınarları
Cemreler düşerdi Ötüken’e, Orhun ırmağına
Toylar kurulur, cenk marşları çalardı obamızda
Nevruz güneşi doğardı yüce Altaylardan...

Sen Çağlayan olup akardın Anadolu’muzdan
Boz yeleli at üstünde Çanakkale’yi dolaşır
Şüheda fışkıran topraklarla kucaklaşır
Şehitlerimizin huzurunda ant içerdin ay kız
Gök ve yeryüzü senin kusal otağındı
Al gök bayrağımız dünyanın her bir köşesinde
Dalgalandıkça Oğuz boyları nizam verirdi acuna
Harlanırdı Türklük ülküsü attığın naralarla...

Suskunluğun yoktu, gök gibi gürler şimşek gibi çakardın
Kalemin kavi, keskin kılınçtı isyan şiirlerin
Bizi coşturan cesaretinle baş kaldırırdık kahpe düzene
Sonra sessiz sedasız çekiliverdin aramızdan
Gözlerim bizden uzak yollarını gözledi
Umutsuz bekleyişler karanlığa gömülürken
Bir akşam vakti kutlu dağlardan bozkurt uludu
""Hey cann! Ben geldim uzak diyarlardan!"

Şankınlığım, şaşırmışlığım donup kaldı o seste
Ufku delip geçen bakışlarımda onu gördüm
Gülümsüyor, kurt duruşu ile selamlıyordu beni
Gözlerimden süzülen yaşlarla kucakladım ahde vefasını
Anladım ki; Türk’ün töresinde ahde vefasızlık yoktur
Bin yıl geçse de, ayazları yese de vefalı kurt
Cağlayan olup yüreklerde fırtınalar estirecek
Türklük ülküsüne yeniden can katacak
Hoş geldin Asena, yüreğimin nadide çiçeği
Türklüğün şanlı sancağı...

Zafer Direniş
...