70
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1889
Okunma
Var mıdır âlemde hiç, bu yangının bir dengi,
Ölüm solur bu mevsim, yeşil-sarı ahengi…
Hangi toprakla yaprak, nerde böyle barışık?
Hüzün tüter gönüller, her yer karmakarışık…
Ölüm tadında veda, su gelmeze akınca,
Akrep elinde ova, Hisar’dan bir bakınca.
Güneş soluk, ay mahcup; börtü böcek saklandı,
Güz yangını gönülde, bayramlar yasaklandı
Suları çekilmiş göl, yıldızlarla dertleşir.
Hava kederli her gün, biraz daha sertleşir
Zaman elde kıvranır, güller gönülsüz açar,
Sıkılır bu hayattan, güneş vakitsiz kaçar..
Dağın başı dumanlı, küsmüş vefasız şehre,
Nicedir bekleriz de, su vermez bizim nehre…
Hazan renkli ayvalar, dalda nazla salınır
Ölüm kokan yapraklar, düşer, ağlar, alınır…
Bitkin bulut alçalmış, su bile yorgun akar,
Bitmiş bahçede neşe, her yer yalnızlık kokar…
Minarelerde selâ, gözlerde sıcacık nem
Ellerde birer mendil, ayrılık kokar bu dem
Anladık ki sonunda, çabuk bitermiş ömür,
Nerde kuşlar bayramı, nerde mangal, kül, kömür?
Hüzün içerim daim, sönmez içimin hârı
İşte böyle Yunusi, Simav’ın son bahârı
Ekim 2008
Yunus Çetkin