0
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
220
Okunma

Ah, memleketim, köklerin sağlam da
Üstüne çöreklenmiş ne maskaralar var!
Ali Cengiz oyunları, her yanda dansözlük,
Menfaat uğruna satılmış her özlük...
Dillerde vatan, ellerde kalem,
Ama yazdıkları hep aynı matem.
"Millet için!" derler, çıkarlar yola,
O yolun sonunda saray var, taht var kucaklarında...
Her şey bir senaryo, her sahne yalan,
Tiyatrocu siyaset, perdenin ardında kalan.
Dinle süsledikleri o zehirli şurup,
Toplum yutkunur da, fark etmez kudurur...
"Vatan millet Sakarya!" diye bağırır,
Ellerindeki altın terazide halk ağırlanır,
Bir yan cep dolsun, diğer yan boş,
Adaletmiş, vicdanmış, geç onu hepsi boş...
Zehiri altın bir kadehle sunarlar,
Din, iman deyip körü körüne inanırlar.
Fakirin ekmeği umut olmuş çünkü,
Zengin sofrada kahkaha, halkta hüzün yükü...
Dün ne dediyse bugün tam tersi,
Yüzde maskeler, kalpte karanlık perisi.
Hafıza yok ki halkta, tarih silinir,
Her gün bir kahraman çıkar, umut yenilir...
Demokrasinin adı var, tadı yok,
Sandık bir oyun tahtası, zar hep şok.
Kimin eli kimin cebinde bilinmez,
Halktan çaldıklarıyla servet gizlenmez...
Ah benim dans eden politikacım,
Bir gün millet uyanırsa ne yapacaksın?
Ne kadar dönerse dönsün o çarklar,
Adaletin tekeri bir gün durmayacaktır...
Ey cüretle topluma yön verenler,
Hesap günü yakındır, ey zenginler!
Her kıştan sonra gelir bahar,
Halkın vicdanı öyle bir akar...
Bu hikaye mizah değil, kara bir ironi,
Halkı sömürürken bulunmaz ahlaki armoni.
Ama umut yine de o son dalda,
Bir gün güler yüzler, memleketin bağrında...
Ali Cengiz oyunlarıyla yaşar bu devran,
Ama halkın iradesi, sonsuz bir deryan.
Gün gelir, devran döner, hak yerini bulur,
Dansözler susar, adalet konuşur...
Bahadır Hataylı/20.06.2024/Sancaktepe/İST