7
Yorum
45
Beğeni
0,0
Puan
640
Okunma
gün gelir sesi kısalır suyun
su, susar ilmine
toprak ağlar emzirdiklerine
gün gelir meşaleyi birlikte söndürmüş
gömmüşüzdür umudu bilmeden
ve bir kuşu birlikte vurmuş
düşürmüşüzdür uçuşu farkında olmadan
gök kubbe çatlar
eczasını içinde uyutan sancı
en sonunda patlamaya başlar
gözlerinde kımıldamayan akarsular
birlikte kurutmuş, kıraç bırakmışızdır özlemi
sesinde bodur yankılar-
alnında adam akıllı yaşamanın geç vakitleri
vurmayı unutan bir kalp / kime atacağını kestiremeden
odasından usulca çıkmaya başlar
kendi atölyesinde zaman
tıkır tıkır işlerken hiç duraksamadan
herkesin gözü kalıbının içinde!
ellerinde gam dağı-ruhunda matem ormanı
birden çölü homurdanmaya başlar içindeki mağdurlar
iki bahar arasına inşa edilen köye kışlar inmeden
iki vaha arasına dikilen çadıra fırtına gelmeden
bir kum tanesi gibi dağılıp gitmeden
iki gökyüzü arasına serilen yola yorgunluk çökmeden
seninle zamanı dindiren bir çileye çekilmek gerek
insanın gözü kadardır gördüğü dünya
insanın aklı kadardır çözdüğü bilmece
zamanın eskittiği yüzlere bir tebessüm çizilmeli
susuzluğun oyduğu dudaklara bir şiir sürmeli
iki gül bahçesi arasına serilen halıyı dikenler sarmadan
iki deniz arasına kurulan adayı korsanlar basmadan
seninle bu sancıyı dindiren bir sabra bürünmek gerek
sen sessizlikle feryat arasına kurulan
bu yoz barikatları devirdiğinde
ellerimiz ve dualarımız arasına örülen zinciri de kıracaktır aşk
sen savaşla barış arasına örülen ağı yırttığında
yüreklerimiz ve vicdanlarımız arasına
çekilen bu perdeyi de aralayacaktır inanç
insanın adımı kadardır yürüdüğü yol
insanın nefesi kadardır yaşadığı an
özünle barış, nasibine şükret
ve nihayet affet kendini
_boran