0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
127
Okunma
yüzümde taşıdığım
dünya alfabesini ezbere bilsem
anlatamıyacağımı biliyorum
yarınlara açılan kapıydı
beni tamamlayan varlığın
bir hoşçakal bile demeden
hani gümüş yıldızlar serpilen
şu birikintilerimiz sahilimiz olur
gazete kağıtlarından yaptığımız
kayıklar kıyıda dururdu
maziyle ilgili
bir ucu boş kalan tahterevalli
burnumun ucunu sızlatır
çocuk sıcaklığına sığınırım
kalıcı bir darbe izi
yüzümde taşıdığım
kırık dökük durum
beti benzi atmış
rengi ruhu uçmuş yıllar
ilk günümüzden
gizli buluşmalarımızın olduğu
gezdiğimiz sokak aralarına
mevsim sonbaharı işliyor
her şey karma karışık
alt üst oldu
içimi burkan
sana eskiye ait ne varsa
hepsini çıkarıp havaya attım
yalnızca sessizliğinin resmi
inanılmaz gözlerle bakıyoruz
çekmeyen bir soba gibi
tütmeye başladım
yanağıma süzülen ılık süretin
bedenimi kökünden dinamitleseler
canım böylesine yanmazdı
günün birinde çıkıp gelirsen
çok değerli bir kaç saniye içinde
üstünden kendini boşluğa bıraksam
gölgenin izleri olan dünya alfebesinden
damar Orhan özgül
5.0
100% (1)