13
Yorum
54
Beğeni
5,0
Puan
759
Okunma


Çukurova’da çok eskilerde yaşanan gerçek bir hikayedir. Kendi düğününde kaza kurşunuyla ölen Elif’in ardından aklını yitiren Yusuf’un yaktığı ağıt vardır ama zamanla unutulmuştur. Öğretmen olarak çalıştığım o kòyde yaşlılara sordum ama o ağıda ulaşamadım. Ben de bi ağıdı yazarak yâd etmek istedim. Bu şiir Yusuf’un ağzından Elif’e yazılmış bir ağıt niteliğindedir. Yusuf aklî melekesini yitirmiştir önce onun öldüğünü kabullenemez. İlk dörtlüklerde bu nedenle özlem ve evlilik dile getirilir. Sonra öldüğünü anlar ve o da ölmek ister. Kısaca olay bu kadardır.
(Elif Kızın Ağıdı)
Aklıma düşünce kara gözlerin
Oturup ağladım sana Elif’im.
Hâlâ hatırımda o son sözlerin
Dokunur derûna, cana Elif’im.
Gel düşürme beni hicrana, gama
Kalbine sığındım, sarıl sevdama
Ben beklerim seni yıllarca ama
Göğsüm daralıyor fena Elif’im.
Sen bir peri kızı, ben senin delin
Bir ömür tutmalı elimi elin
Ben damat olayım, sen taze gelin
Yakayım eline kına Elif’im.
Gözünden karaymış alın yazımız
Bizi bize bağlar yürek sızımız
Sana benzemeli melek kızımız
Koyalım adını Suna Elif’im.
Niye ses vermezsin, lâl midir dilin
Acımı silmeye yok mu mendilin
Sönerse sinende sevgi kandilin
Kalbim dayanamaz buna Elif’im.
Yüreğime gömdüm, ağıtlar yakıp
Ne hayaller kurdum, resmine bakıp
Ben de geleceğim beni bırakıp
Yüzüm dönük senden yana Elif’im.
Dostlar etme diyor, bilmem ki neden
Bir daha dönmezmiş o yola giden
Ruhumu bir sızı sardı inceden
Kalmadı dünyamda mana Elif’im.
Deli gönül her dem seni soruyor
Hasretin bağrıma hançer vuruyor
Azrail peşimde dönüp duruyor
Az kaldı vuslata, sona Elif’im.
..................... Turgut Yörükoğlu
5.0
95% (21)
4.0
5% (1)