4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
843
Okunma
NEDEN
Soğuk bir kış mevsimiydi.
Yağmurla birlikte
Karanlık şehrin kenar mahalleleri,
Kaldırımları
Ve kaktüs çiçekleri yıkanıyordu.
Ben ise gezdiğim bomboş sokaklarda
Alabildiğine ıslatıyordum saçlarımı.
Kendime ,aklımı alan
Ve her cevabı bağrımı yakan,
Sorular buluyordum her nedense…
Neden böyle yağıyordu?
Yağdıkça neyi anlatıyordu?
Anlattıkça niye ağlıyordu bulutlar?
Anadolu bahçesinden bir gülü,
Cennet bahçesine yolcu etmek ne demekti ,
Peki?
Ve sen ,onu da öğretiyordun bize giderken,
Her zaman yaptığın gibi….
Şimdi türküler ,yerinde yok.
Bir yüzümüz Sibirya dağlarında iken,
Analar ağlamaya ağlıyorsa,
Diğer yüzümüzde.
Ölümü ,kahrından öldürelim diye
İnliyorsa dağlarda şarkıların,
Yokluğun ve ayrılığın,
Bir ihtimaldir o zaman sadece.
Çünkü sen,
O dağlardan gelen yiğit sestin
Yunus’un masumiyeti,
Eyyüb’ün çilesiydin.
Serin ırmaklar da türküler söyler,
Şiirler yazar,
En deli sevdaları yaşardın.
Ve…..şimdi saf tutmuş ellerimiz,
Arkandan toprak savurur,
Alevli gül dağıtırız analara.
Sensiz dağların yeşil kaldığı
Bu matem günlerinde.
……………
Atike Rana
Şehidlerimizin ardından söylenecek bir tek kelime yoktur aslında…
Ya binlercesi zincir olur bağlar bizi.
Ya da susar ,adalet bekleriz kurşunun sahibinden…..