3
Yorum
26
Beğeni
5,0
Puan
336
Okunma
Sen!
Kahve fallarında üç vakte kadar
alınacak haberlerden bekledin beni.
Ben!
Suyu ısınmışların ayağımı kaydırdığı
o mermer merdivende bekledim...
Ben,
musluk sularında yıkandım,
kırkta bir bile hatrım olmadan.
Sen,
bodrum katta oturdun,
hiç gökyüzüne bakmadan...
"Karşılaşmak için görüşmemiz gerekmezdi,
ve sen ’düş’ desen,
ben yine düşerdim..."
Öyle geçip gitti geçmez denilen zaman,
kuşlar bile üşüdü bana bıraktığın ayazdan.
Kapkara bir ufuk çizip umruma,
söylenmiş sözlerle çıktın uykundan.
Yıktığın ömre hiç gün doğmadı,
düştüğüm kuyu
beni yine boğmadı...
Öykülerde müphem bir anısın,
şiirlerde satır sonu kelimem.
Bilirim,
birilerinin bir yerlerde
henüz yakmadığın canısın.
Bilirim,
battığım bataklıkların tek sultanısın...
"Gözlerinin bende unuttuğu ışıkla karanlığıma tutundum,
ama sen çoktan başka bir sabaha uyanmıştın..."
İsmail Yılmaz
5.0
100% (5)