5
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
538
Okunma

Bir hayal dünyasıydı burası,
düşlerin rüzgârla savrulup
gökyüzüne müzayedeye çıktığı.
Her köşede bir sızı, her rafta bir hikâye.
Kimi gözyaşıyla ıslanmış,
kimi umutla mühürlenmiş.
Satıcılar sessiz, alıcılar kırık dökük.
Ne de olsa burada
her düş kendi yangınının harcı.
Bir kere girdin mi,
ya yanmayı öğreneceksin,
ya da külleri avuçlamayı.
Hazan, burada bir mihrab gibi yükselirdi;
solmuş yaprakların altında
küflenmiş özlemler,
ellerinde mühürsüz mektuplar taşıyan bir geçmiş.
Ve aşk?
Ah, aşk, devasa bir ambar,
kapısını araladığında
içine dolan her nefesi
zehirle tatlandıran.
Belki bir mucizeydi, belki de bir ceza.
Zaman dururdu bu pazarda,
ama bir kez bakan göz,
hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bilirdi.
Ve sen, o yangının mimarı,
kendi eserinle baş başa kalırdın.
Bir düş mü satardın,
yoksa hepsini bir yangınla mı yok ederdin?
Burası hayal pazarının sırrıydı:
Kimsenin kâr etmediği,
herkesin borçlandığı bir sonsuzluk.
ahmet nejat
5.0
100% (17)