0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
183
Okunma
merhaba nermin merhaba
yüzü mahallemizin arka sokaklarında
oyun oynadığımız çocukluğum
belediyenin suyunu kestiği
şu kurumuş çeşmeden
evlerimize su taşırdık
un, yağ, tüp, kuyruğuna girer,
hayat baskısında ezilen
onurlu çalışkan insanların çocuklarıydık
okul sırasında çektiğin kopya
yönetim kurulundan aldığın cezayı
bana hediye etmişti
hani en iyi arkadaşın
*kürk mantolu madonna
bizim aile kasabı faruk abinin kızı mıydı?
utanarak bakardı herkese
sen teselli etmiştin
yoksul mahallemizin havalı kızı
çiçek basmalı elbiseni giyince
bahar ışıltısı saçların savrulunca
hiç kimse eline su dökemezdi
yalan söylemiyorum
kahırlı dünyamın kenar süsü
ne güzel içiyordun
rakı, kavun, peynir
bildiğin yoldan şaşma
doğruluktan yana ol derdin
yaşam dişlerimizi kıran
tatlı, sert bir meyvaydı
tüm değerler yok edildi
herşey eskilerde kalmış
harabeye dönmüş insanlık
kalbine pusu kuran sinsi bir titreme
hayatla hesabını kapatıp
öbür tarafa neden taşındın
bu ölüm sana hiç yakışmadı
ah be nermin
sokağımıza bıraktığın sessizlik
taşı, toprağı altın şehrin
yüreğinde yankılanıyor
fenerin her maçına
millete azmı ziyafet çektik
fenerbahçe mi kahır bahçe mi,
anlayamadım deyişin var ya?!
eski bizi özlüyorum
hani çatılarda rüzgara direnen
tüplü televizyon antenlerini çevirirdik
sürgün bir nehir sesimizle
eylülde söylediğimiz
acının közüne bulanan veda gidişinle
gelincik kırmızısı bir şarkı sızar
üstüm, başımdan gitmeyen kokun
tüm benliğime ohal ilan etti
yaşamın inişli, çıkışlı yollarının
çemberinde savruldum
kaç gecenin içinden geçtim
sabaha ulaşmak için
müşahede altında tutulan yaralı günlerim
günler mi kısaldı yoksa
gençliğimizin ışıklarımı sönen
birlikte büyüdüğümüz
kocamustafapaşa sokaklarında
yaşadığımız güzellikler
beynimin perdesine yansıyor
elbette rastlantı değildir sararan yaşantımız
solan bir yaprağa benzemesi
senden arta kalan bir hüzün olsada
hala gözlerimin aynasında
derin karanlık kenarına bıraktığın
gülümsemenden süzülen
ışığı işgal etmek istesem
beni kendine çekiyor
söyleyişilerimizin ormanı
hazan sarısı bir sessizlikte
gözü dönmüş bir namlu gibi
fırtına patladı
şimşek ışıkları
tabutun üstündeki gelinliğini aydınlatıyor
ben, sana toz konduramazken
üstüne toprak attım
ölümün kıyısında olsam
sanma ki seni unutacağım
sanma ki bendeki varlığın eskiyecek
ah benim ahiretliğim / çocukluğum
damar Orhan özgül
5.0
100% (1)