Aşk-ı Vuslat
Tadı yok bekleyişimin
Havanın rengi soluk
Kuşların kanadı kırık
Gündüz ortasında
güneşe söz söylenir mi
Zaten ısıtmıyor desem
Kime göre dersin
Aylar aylara sürgün olmuşken
Ben, ben sana hala vurgunum
Gölgeni görsem sarılırım
Ölesine
hasretim
Bu cılız bedenim daha ne kadar dayanır
Vuslatına
Musalla taşına uzandım
Diri diri seni sordular
Kabir melekleri
Bi durun
Önce bi mezara gireyim
Örtsün üstünü toprak
Sonra başlayın sormaya
Bitsin artık bu bekleyişin zulmü
Ölümün diğer adı değil mi beklemek
Diri diri ölmek
Şikayetim sana
İncinen yüreğimin sesini duydu ya Rabbim
Sen duymazken
İki elim asılı sağır yüreğinde
Göz yaşlarım ile suladım
Küskün
bulutları
D/ağladılar yaryüzünü
Gökyüzüne astım ulaşamadığım hayalini
Serin küllerimi yarin yürüdüğü yollara
Beş
vakit mesh ettiği
Ayaklarına bulaşsın yüreğimin sızısı
Kötürüm olsun bana yürümeyen ayakları
Özyaşlarım ile yıkasın yüzünü
Her tekbirde adımı zikretsin lâl olmuş dili
S/onsuzluğa gidiyorum