1
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
411
Okunma

Yıllar yılı neler gördük ikimiz
Kalp kırıldı, taş kesildi dizimiz
Gel ben sana anlatayım biz kimiz
Ey gözlerim ey !
İsmail’ce koşuşurduk Mina’da
Bilal idik Kâbe adlı binada
Cehennemi aştık Turî Sina’da
Yay gözlerim yay !
Biz ki calût karşısında Davut’tuk
Nasıl Medine’den geçip Roma’yı tuttuk ?
Nemrut ateşinde İbrahim unuttuk
Vay gözlerim vay !
Kırağı düşer dalına çamlar inler
Deşer pencereyi soğuk damlar inler
Mezar da ki nice kahramanlar inler
Say gözlerim say !
Sorma bu hal nedir ne iştir
Yüreğimizi kemiren deccali diştir
Bu nereye bu nereye gidiştir
Hey gözlerim hey !
Yunus gibi belâ kabında pişsem
Mevlâna’yla yansam Mesnevi’yle sevişsem
Bir yol bulup şu göklere erişsem
Hay gözlerim hay !
O ki kulakları yalnız kaşırdı
Nefsi İlâh edip göğe taşırdı
Allah’ın sığdığı kalbi şeytan aşırdı
Duy gözlerim duy !
Bilesin ki sabır taşı değilim
Bu girdabın sonu başı değilim
Arş’ı sarsan bir gözyaşı değilim
Oy gözlerim oy !
Artık bu ahvalde ok yaydan çıktı
Sakağı dörtnala taydan çıktı
Çelme takıp dünyasına insanlık
Huydan gelipte haydan çıktı
Huy gözlerim huy !
- Bil ki ey gözlerim insanlık ,
İnsanlıktan çıktı !"
Serhat Aygün Tüfekçi
Sakağı (ölümcül bir at hastalığı)