0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
829
Okunma
Yıl bin dokuz yüz seksen dokuz… Evlendim. Babamın koyunlarını otlatıyom, eve geliyom; malum ya, her biri bir yerden laf vuruyor…
Bekar iken; İşçi Bulma Kurumu’na yazılmışdım ve o ara istek geldi:
- “Tekelden son şansınız" diye.
Ben ise; babamın mallarını bırakıp, gitmedim çünkü; benden küçük dört tane küçük var. Bir erkek üçü kız… “Perişan olmasınlar” diye ama tam tersi işde beraberiz aşda dışarı…
Anam analık oldu, babam babalık… Davranışlar hep değişdi. Ben de evimi ayırdım, kiraya çıkdım.
Ne gelen var ne giden…
O yalnızlığın acısıyla, dertli yazan kalemi elime aldım ve yazdım:
Bilmem çıkar mıyız biz de yarına
Artık taş basarım ben de bağrıma
Bana yaptığınız gidiyor ağrıma
Yalan mı söyleyim düşünce anam
Beni parçalayıp şişe taktınız
Önce pişirip sonra yaktınız
Bana el gibi hep hor baktınız
Yalan mı ben düşünce anam
Ölürüm gayrı ben bu yaradan
Hep uzak tuttunuz beni yuvadan
Göçüp gidersem Çukurova’dan
Gelmeyin yanıma ölürsem anam
Artık bir şey gelmez olur elimden
Şehadet kelimesi çıkınca dilimden
Yerde yatan cansız bedenimden
Sarılıp sarılıp ağlama anam.
Yazan: Ozan Mustafa PELİT
NOT: Her hakkı mahfuzdur.