12
Yorum
33
Beğeni
0,0
Puan
685
Okunma

Zamansızlığın zamanı bir gece yarısı, yalnızlık dolup taşar
Gökyüzü derin, yıldızlar yalnızlara ışıl ışıl yanar
Bir kadın yürür gecenin siyahına beyaz bulamak için
Lakin sokaklar sessiz
Kalbinde saklı bir sevda, içten ve derin bir iz.
Yüzüne amin diye sürdüğü
Aşk daha da sessiz....
Ay ışığı düşer, tenine nazikçe
Gözlerinde kaybolur dünya, bir başka evde.
Bir bir yanarken etrafında ışıklar
Söner gider içinde yakmadığı mumlar
Düşler peşinde koşar, hayalden hayale
Her adımda aşkı arar, bir umut, bir rüya dalgalarla el ele
Seslenir sesine ses yoktur
Yine de aşk diye diye umutludur
Bir şarkı mırıldanır, kalbinin derin yangınını
Gece bir sır gibi, saklar dudaklarından döküleni
Bir poyraz eser alır götürür bilinmezlere
Name name dudaklardan dökülenleri
Sıcak bir hatıra, rüzgârla gelir geçer
Gamzelerindeki gülüşlerde saklıdır, hüzün ve neşe.
Kadın, geceyle dost
Kadın yalnızlığın kanadında ağır kanamalı
Ama yine de içten içe, bekler
Dudaklardaki kilitli o sevda sözünü
Gelmiştir bir kere Eylül....
Sonbahar yaprağı gibi, düşer düşünceleri
Geceye fısıldar boğazında kırk düğüm
Giyer yine üstüne
Görünmezlik urbasını
Örter tüm yaralarını
Ah Kadın!