0
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
244
Okunma

severdim sokağın başındaki
yıkık evi
her geçişimde
onarıp
kırık dökük duvarlarını
doldururdum içini
kimi
bir çekirdek aile olurdu bu
penceresinden kedisiyle
birlikte
bakardı en küçük çocuğu
kimi geleneksel bir aile
aynı küçük çocuk
balkonunda olurdu büyükannesiyle
kimi yalnız ve melankolik
bir adam
sol elinin parmakları
sararmış sigaradan
yere bakardı hep
sararmış tüllerin arkasından
içindeki bir yere
ya da izi kalmış
derin bir yâre
kimi de yalnız bir kadın
kitap okurdu
aynı pencerenin önünde
saçı topluydu hep
arada bir kaldırıp başını kitaptan
göğe bakar ve yağmuru beklerdi
dağıtmak için
yağdı mı eser kalmazdı
fıtratındaki hüznünden
balkona koşardı hemen
düşen her bir damla
yıldızlı bir geceye dönüştürürdü
dağıttığı saçlarını
bir gün
yağmurla birlikte
sigarası elinde
çıkageldi adam
utangaçtı kadın
durup uzun uzun bakamadım
ertesi gün
canım acıyarak baktım
işçiler yerle bir ediyordu
yıkık evi
üzülme dediler
az önce elele gittiler
hulyaperest
(yeditemmuz2024)