8
Yorum
38
Beğeni
0,0
Puan
826
Okunma

bir başkadır tren garlarında yalnızlık...
hangi mevsimde olursan ol
hava soğuktur bir kere,
gar havadan da soğuk.
önce
sıcak bir bakış ararsın kalabalıkta,
sonra çay için biraz bozuk para,
ama ne yapsan nafile
ilk düdüğü çalarken kondüktör
kendiliğinden girer ellerin ceplerine,
üşürsün.
havada belli belirsiz
bir hüzün hissedersin mutlaka
sebepsiz...
trenin o pis çığlığından mı desem
peronun kokusundan mı
bilinmez
önce
mutlu bir yüz ararsın kalabalıkta
sonra oyalanmak için bir gazete
ama kurtulamazsın ne yapsan
ikinci kez duyulurken o meşum ses
kendiliğinden yanar sigaran,
üzülürsün.
ve nihayet üçüncü düdüğü de duyarsın
peronda son turunu atarken
kendiliğinden hızlanır adımların
önce
eski bir dosta benzetirsin adamın tekini
sonra çirkefin biri ayağına basar
tam ağzını açacakken kayboluverir herkes.
kafanda bir ses
’insana vedalaşmak mı daha çok koyar
yoksa
veda edecek kimse bulamamak mı’ diye sorar,
düşünürsün.