Tapusu bende aşkın, mirim
Cümleten şaşkın bir güzergâhta
İçimde saklı iklimin veryansın ettiği
Bense yarı zamanlı bir aşkım
İçre dönük dışta saklı ufuk
Öğretilerin gazeleyim

Titreyen mum ışığı
Dibimi aydınlatmak ne kelime?
Kefilim ben içimdeki zikre
Kaile alınmasam da zaman zaman
Varsın olsun essin hoyrat rüzgâr
Nasıl ki zar tutuyor
Nasıl ki yalnızlık bana zarf atıyor…
Müdavimi değilim hem kendimin
Muadili olsa olsa
Münzevi bir renk şöleni
Başat duygular ikrarda
Bense ihtimamla severken sizi…

Semanın rüyası
Karanlığınsa geceye duası
Bir ritim bir nüans
Yitimlerle ördüğüm şiirlerim misal
İçimdeki o girift o dik yokuş ile hemhal
Olduğum kadar
Kırık basamakları sayıyorum bir bir
Tutkalla yapışmaz bu yürek bilirim
Bilmezden geldiğiniz kadar
İhtişamlı bir yalnızlık ve sessizlikle severim sizi

Firar edense gün ışığı
Noktalar birer nota
Notalar gamlı
Sözcükler Pişekâr
Ve küflü anılar
Nem tutan yaslı yaşlı Yıldız
Yakaransa kayan kuyruğundan
İstimlak edilmiş olsa bile o dört duvar
Bu aşkın v/edası
Kolay olmayacak asla

Askıdayım
Askıntı hüzne müptela
Askıda pideyim bu aralar
Mübarek Ramazanın göğüs gerdiği
Ve işte iman gücü ve dualar
Nankör zalimin uydusu iken acılar
Mazlum servetim nasıl ki yüreğim
Asker adımlarında yalnızlığın
Ne çıkar hem?
Emir eriysem sevginin…

Mirim,
Mihriban’ıyım sevginin
Bir mizansense saklandığım
Ayan beyan tüten gri dumanım
Şiirin na’şı mademki dünde kaldı
Şiir doğuran iç sesime sevdalı
Nakkaşı hayallerin
Nesri gerçeklerin
Bir idam sehpası mademki üzerine serildiğim.

Sen çay koy başucuna şiirimin
Bense şekeri kıtlarken
Kat izinde demli sevdamın
Kaybolmaya ramak kala
Suskun bir tahayyül ile de peşinizdeyim
Cefakâr yürek
Sefası sonlanmış iken hayat
Kanlı gözlerinde karanlığın
Şifa niyetine mademki sevdim sizi…

Ne kırağı çalsın gözlerinize
Ne de taş değsin ayağınıza
Ayaklanmış ilhamın perde arası
Hem durduk yere sevdim ben sizi…