0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
390
Okunma
Başına buyruk
bir kedinin
girdiği gibi
çıkılamaz sanılan
şeylerin
içinden
senin için
dünyayı ortadan
ikiye bölüyorum
ellerim kırmızı
ve lezzeti
damlıyor
arta kalan
dünyadan
en fazla
bir narı
dallarından
parçalamış kadar
suçlu hissediyorum
lehçesi kırmızı
ve ekşisi
öte kalan
bağlardan
dağlarından
çağdaş bir
barbarlık
kuruyorum
fikrim kırmızı
altını çizerek
sufleli
oynuyorum
dokunaksız
yaşlı bir dramayı
ağaçlarından
güneşin türkülerini
yazıya geçiriyorum
sonraki
nesiller
söylesin diye
seni
seslerim kırmızı
ve telleri
bir gitarın
havanın
boşluğunu
her titreştirdiğinde
kulağımda
sen varsın
geceleyin
yarım yamalak
yolda kalmış
korkulu
ve telaşlı
kırmızı
insanlığımın.
İlker ÖZDEMİR
5.0
100% (1)