13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1015
Okunma
sur dibinde boğazlanan gencin feryatları
sancısı topuklarıma inen bir şamar oldu yüzüm de
tam da bir türkü tutturmuşken feleğe
yüreğimde ki efkarı eziverdi meş-um gece
kolalı gömlek baston derken kaytan bıyıklı katibe
süzülüverdim arka bahçesinden İstanbul’a gizlice
karışırken zincirlerine bakirelerin inlemeleri son şehveti ile
can çekişen bir hayvanın hırıltılarıyla saltanat
ölümün şaşkınlığında hamam tasında düşüverdi önüme
anaların gözyaşları yol Viyana’dan beddualarında
biz ninnilerimizle dağılmışız uykunun saflığında
iplerini koparmıştı bir kere zaman ağlamaklı
olur mu ki hiç tarihin tozlu raflarda affı
düşmeyen oyalı mendilleri arıyorum kaldırımlarda
cumbası olmayan marsık kokulu evleri çocuk gülüşlerinde
baktıkça kanlı gömleklere kan düştü şiire ağlıyorum
seni yazmadım say bu gece İstanbul utanıyorum
naçizane dertleştik ama içimde inceden aşkın
İlahi bir yeşilde mi sırrın bilemedim anlaşılmazsın
Seni bırakalım en iyisi tarihe tarihçiler yazsın
mersaus 19/02/200……….