0
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
504
Okunma
Emre isyan edip, aklı sıra Rabbini suçlayan İblis’e, dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek için arzu edilen kan kırmızısı, can kırmızısı, gül kırmızısı bir sevda hasretine binaen şi’redilmiştir.
Ne yarın
Ne bugün
Ne de dün
Dönüş günü…
Yaşarken öldüğüm,
Soluduğum havaya dargın
Sevdamın
Tam kursağımda kaldığı gün..
Böyle mi hayal etmiştim?
Kalacaktım oralarda;
Nefessiz,
Düşecektim önüne
Kan kırmızısı…
Uçacaktım göklere,
Yaren olacaktım meleklere
Elimden tutacaklardı
Uçuracaklardı…
Sunacaktım hicabımı
Can kırmızısı
Ya Cabbar!
Söz vermiştim sana…
Dilenmiştim her seher
Bilenmiştim her vakit
Kuşanmıştım niyaz niyaz
Pusatlarımı
Her sabah ölürken başlayan,
Ömür dolusu zehirli bir yanılgı,
Her akşam yüreğimi ateşleyen,
Hiç bitmeyen amansız bir yenilgi
Gözlerim elemden bizar
Sinemde yığınla ah u zar
Ama göğsümde bir damla,
Zifiri karanlığa yaktığım bir damlacık
Gül kırmızısı
Ya Settar!
Çok sabrettim,
Az cihad ettim
Anılır mıyım o gün sabredenlerle,
Cihad edenlerle, bilmiyorum…
Ama bugün kursağımın tam ortasına
Bir sevda oturdu kaldı…
Kan kırmızısı…
Can kırmızısı
Gül kırmızısı
Kıpkızıl bir sevda…
5.0
100% (4)