0
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
665
Okunma

Aslında bir şiire sığmayacak kadar büyük ve kutsal
bir ülkenin orta yerinde
bağdaş kurmuş oturuyorum
bu senin ülken de olabilirdi
yerle yeksan edilen şehirlerde sen de olabilirdin
ben de
önemli olan empati ve vicdan
hani diyorum şu an sokakta çalan
akortu bozuk kemandan ne dinlediğimi ancak sevgilim bilir
nasıl opera konseri verdiğimi
nasıl güldürdüğümü onu
ve nasıl ağladığımı en çok sevgilim bilir
eveettt bana dair her şeyi annemden ve babamdan sonra
sevdiğim adam biliyor
abartısız bütün şiirlerimi harfiyen ezberine de almıştır
eminim
sahi nerde kalmıştık
savaşın esir aldığı bedenlerde
en çok da zoruma giden
çocukların
bebelerin
masum bakışlarının çalınması
adil olmayan bütün sokak lambalarının
bütün sokakları aynı sevecenlikle ışıtmaması
hani şu köşe başındaki kör lamba misâli
körelen zihniyetler de öyle
geçiyorum uzun caddenin en sağ tarafından
mağazanın en batısındaki boy aynası ve ben
tanıyamıyorum kendini
üzüntü misafir olmuş dudak kıvrımlarıma
zoraki bir tebessümle selamlıyorum içimdeki çocuğu
oysa ki prensesler gibiydim baba evinde
ayağımda kırmızı pabuçlarım
başımda papatyadan tacım
en çok fındıklı ve kuru üzümlü çikolatasını severdim gurbetin
bir de babamın kaşıkla kiwi yemesini
ne bileyim işte
Alaman sampuanlariyla yıkardı annem saçımı
yüzüme de nivea krem
ipek gibi saçlarım vardı alaman şampuanlı
bebek gibi yüzüm nivea kremli
kimseler bilmezdi babamın beni çok sevdiğini
ve herkesten çok bana güvendiğini
baban ve annem öyle özgüven aşıladılar ki bana
çok güçlü hissederdim o zamanlar kendimi
sanki dünyanın en zengini bendim
takdir , teşekkür , onur belgelerim , kitap ve başarı ödüllerim
sığmamıştı babamın elleriyle yaptığı tahta dolaba
bu arada süper ötesi bir marangozdu babam
öyle böyle değil
şip şak resmini çekip sanatçı parmaklarıyla devleştirirdi eserlerini
konuyu galiba iyice dağıttım
ama hala alaman sanpuanıyla yıkıyorum sari saçlarımı
yüzüme ise nivea krem sürmüyorum
sanırım tek değişiklik o
hani beni benden soracak olursanız
artık tamamen gurbetteyim
ne babamın gelişini bekleme lüksüm var
ne de canım istediğinde memleketime gidebilme ihtimalim
ne de annemin içime huzur veren ilahileri dinleme olasılığım
hatta ikisi imkânsız artık
o gemi çoktan kalkıp
beni öksüz ve yetim bırakıp
çookkk uzaklara gitti
ve bu savaşların bitme ihtimali
insanlar kendi neslini yok etme derdindeyken
galiba çok küçük olasılık
matematik hesaplarına göre de cevapsız
aslında sevmekle başlar her şey
önce insanın kendini sevmesi ile
savaşın asıl nedeni de
insanların kendini sevme duygusundan mahrum olması
gözlerini imtihan ateşinin bürümesi
sahi biz şimdi neredeyiz
insanın kendi kafasından uydurduğu
bir savaş tanrısınin ellerinde miyiz
yoksa kendi çaresizliğimizle mi
boğuşuyoruz!!!
nagihan