1
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
577
Okunma

Gözlerimiz buluştu bin yıllık bir yazıtta
Sarıldılar, çocukların sarıldığı türden
Gözlerime gri bir bulut indi
İki damla yağmur düştü yüzüme
Hasretim dindi...
Muhtemelen senin parmaklarının da sevdiği harflere dokundum
Parmaklarım parmaklarını oracıkta tanıdı
Öpüştü parmaklarımız, Ağustos kadar sıcak...
Bir güvercin sürüsü kucakladı gökyüzünü
Güneş kocaman ağzıyla gülümsedi...
Bir güvercin sürüden uzaklaştı
Bana doğru yaklaştı,
Annem gibi bakıyordu
Beni bir kitap gibi okuyordu..
Çocukların kahkahalarına karıştı tebessümüm
Kaybolur diye telaş etmedim
Korkmadım da hiç
Öyle ya;
Kimse Anavatanında kaybolmaz!
Yüz gram kestane aldım kestaneciden
Su aldım sucudan
Bir de kibrit meydandaki büfeden çakmağa inat...
Oturdum, bir tütün sardım
Nefes nefes çektim seni içime
Hınca hınç insan dolu Beyazıt’ta...
Rüzgârı kokladım,
Sultanahmet’te
Kokun karışmıştır mutlaka diye
Martı sesinde sesini aradım,
Eminönü’nde...
Haliç’te indim gece yarısı
Bir adam ve bir kadın, boyasız bir bankta oturuyordu
Kadının elleri adamın ellerinde,
Emin ellerde
Güvende...
Galata’ya doğru sigarasını tüttürüyordu adam
Adamın gözlerinde boğuluyordu karısı...
Ah ne güzeldi...
Suyun yüzündeydi yüzün
Ve suya indi yüzüm
Bakıştık uzun uzun
Sarıldık,
Koklaştık,
Öpüştük uzun uzun...
30.09.2023
S.U.
Serkan Uçar
5.0
100% (3)