Yaşlandın ve öldün,
Kelimelerin, dilinin kılcal damarlarında kurudu,
Dudaklarının arasından tiz bir sessizlik döküldü,
Susuzluğun sevgiyeydi biliyorum,
Hiç yudumlayamadın,
Hiç ögrenemedin tadını,
O diye başka şeyler içirildi;
Yalanlar geçirildi kursağından,
Yaşlandın ve öldün!

Fikirlerin; bitli, hasta yorgun bir köpeği,
Boğulana dek güldürdü,
Sen yine de umutları, hayalleri çaresizce sürdürdün,
Kalbinin sesini duyabilmek için en derin kuyulara indin,
Kimsesizliğe, hiçliğe,
İki büklüm acı içinde,
Bakakaldın yitip giden o malum gençliğe.

Bir bahar esintisini saçlarının arasında gezinirken tezahür ettin,
Çocuksu sevincini hatırlamak uğruna,
Tasarruf ettin anılarından,
Daha kuvvetli sevebilmek için,
Söküp attın arzuları vücudundan,
Senden geriye bir hayalet bile kalmayana dek,
Kanattın, kanattın ruhunu,
Gözlerine:
Etten kemikten yalan olan kadının gözlerine,
Bir kez daha bakmayı diledin,
Bekledin neyi beklediğini bilmeden,
Sabah akşam, uykusuz huzursuz,
Sevinçle, hüzünle,
Kuluçkadaki kuşlar gibi,
Aşınmış çatlamış taşlar gibi,
Teknesiz, sandalsız limanlar gibi,
Paslı, çıplak iskele babası gibi,
Gerçek hisleri düşleyişin lanetindi,
Birden, hemencecik, ansızın,
Yaşlandın ve öldün.