1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
235
Okunma

Şiirin hikayesi kendi içinde,
Bir akşam geçiyor gözlerimden
uyandığım güne elveda
kartal köprüsünden
pendiğe süzülürken
yarın doğacak güneş
sana günaydın,sana merhaba.
Yıllar ay gibi geçiyor aylarda gün,
daha on beş yaşındaydım dün.
Ekmek pişirirdi annem
yayladaki evimizde
bir yuka çantamızda
bir yuka elimizde,
keçi gütmeye giderdik
böyle akşam üstüleri
göğe doğru yükselir di
Ocağın tütsüleri
Ekmeğin kokusu ormanı sarardı
Bahçede babam fasulye sulardı
Neden sonra bir ünneme duyardı.
Kezban yengee,kezban yengee
Dam yıkığında köyümüzün kızanları
gitmeyiz derdi buradan ayran içmeden
kimisi koyun kimisi inek çobanları
onlar çay içerdi
kanardı suya sürüler
evin önündeki çeşmeden
Elindeki zinide tere yağlı somun
annem yazlık kapısında görünürdü,
sinin üzerindeki tereyağlı somun
dilim dilim kardeş payı bölünürdü.
Bir akşam geçiyor gözlerimden.
o akşamında silinip gitti izleri.
kurtulmak ister kapısı kilitlerinden
dedemden kalma yayla evinin
bir çoban bekler,yahut bizleri.
Çocukluğumun geçtiği yayla evinin
Baykuş yuvası olmuş çatısı
Bilmem bir daha açılır mı kapısı
Sevinin akrabalar sevinin.
Sevinin.
5.0
100% (3)