0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
259
Okunma

şu eski zamanlar
kavak yelleri eserken
güldüğünde gamzelerin çıktığı zamanlar
nasıl bir gerçeğe dönecek bilemedik
pembe günleri
zaman sürüklerken bilinmezliğe
esen lodos’a döndü
sevgi zannettiğimiz bakışlar
rengi kaçtı gölgelerin
hazan rüzgarı düşünce ortalığa
uçuştu yapraklar
kimsesiz sokaklarda
deli taylar gibiydik bir zamanlar
güneş altında yanarken yüzlerimiz
kapıldık sevda dürtüsüne
koştukça koştuk peşinden
güldük eğlendik
büyüsüne kapıldık gözlerin
kalpler uçtu kavak ağaçlarından
anlam katmadan içe sığmayan heyecanla
peşinden koşmuşuz o yalancı günlerin
ortasından geçilmez kaybolan bir ormanın
iki kenarında kalmış
şimdi biz iki yalnızız
yaprakların altına saklanan zamanı
acıların en mehtaplısını
bitmez denen sevdayı
bir gölgeye koskoca çınarı
paydos zilleri çalan ömrü
aynaları ıslatan gözyaşlarını
uykusuz gece şafağında
bir kadehi bile çoktan satmışız
yağmurlar silmiş sokak izlerini
hayat soğuk alınlardan
sanki bir canavarın ağzından
akarken ömrün tasına tıp tıp
kader demişiz kaybettiğimize
teselli aramışız
sırlı aynalara bakıp bakıp
sarılmışız boş yere
mutluluk sandığımız aldanışlara
teslimiyet sunmuşuz unutulan kadere
rüzgarların sürüklediği yarınlara
heybelerce tıka basa dolan acılara
anlamsız çaresiz boyun eğmişiz
yürekten gidenlerin
gelmeyeceğini bildiğimiz yollardan
ah be gönül
ömür bitmeden dönmeliymişiz ..
hilmi arsoy - tekirdağ 21.7.23
5.0
100% (3)