4
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
535
Okunma
özlemle sırlanmış aynalarda söcükler dağılırken
unuttuğum yaraların eşliğinde dirilir uykular
kurutulmuş güllerin telaşına kanar zaman
camdan kelebeklerim var benim
masal sayfalarına akan nehirler
ışıksız kaldığım odaları
en kuytu yerinden kırarken ellerim
büyüyen düşlerde
ipekli bir tarih
erkenci gecikmelerin yola düşenlerinde parçalar bırakırken yaşlanmayı
göze alırım bir portrenin uçurumunda kimliksiz uçurtmaları
sözcükler kabarır
sığındığım yerler
ipini çekerken yaşamın
en çok da mavi sular ki
bütün diller dilleşir
dilimin ucuna
geceyle beyazın kavuşumunda yalnızlık
sürmeli bir dağ
çıkageldim bir akşamüstü
yüzümde küçük küçük evler
şehrin boşluğuna omzumu yaslarken
bir kitabı okudum
şöyle bi geçti ışıklar
ağır yıldızlarla
mola verdiğim dalgın bakmaların rüzgâr atları
buraya gelin
içimde sessizliğin gürültüsü
serin bir tuz dalgası
...
5.0
100% (6)