Şehlanın gözyaşları...
Ağlıyordu!.
Yerim yurdum memleketim gözlerindi şehla. bakmaya doyamadığım sürmesiz gözlerin... sürgüsüz kapı gibiydik şehla gelen açtı giden çarpıp çıktı hep yara aldık... O’nlar bize kıydı. O’nlar için öldük... Ağlıyordu şehla sesinde ki ağıt içimde bin parça bin hare... hardan öte dil ateşinde. paramparçayım söküğüne iğne batıran terziler nerede şehla hangi yamalık örter gözlerimizi hangi lisan yakışır saçlarına hangi söz dindirir yağmurları pazar yeri gibiyim şehla. sabahın altısında altında kırık bir tabure ile sana doğru b’akarken dört bir yanı ayaz kesen çatısı delik deşik olmuş baraka misali içine yabani baykuş tünemiş köhne evler gibi . . . bizim için ne satılıyor burada? Ah şehla kim ağzımıza çöp vermeden dikti aklımızı da zır deli kesildik ağıtlara... sanma ki bensiz ağlıyorsun. senin daldığın uykudan irkilerek çıkıyorum yaşlı gözlerinle uyuyamıyorum. Şehla. fikirsizim! |
Şehla'ların kaderidir yüreklerini yanaklarında yıkamak.
Bana sorarsan yüreğin guslüdür ağlamak şair. Ki recmedilmeli, böylesi bir aşka gusülsüz değen her kelime.
Şehla ağlamasa aşk olmazdı dedim kendi kendime. Yitip giderdi tenhalarda, sol kesede saklanası her an. Bir kere ağladıysa yağmurları dindirmek hangi sözün haddine.
Zira yüreğini yüreğine yamamalısın. Her daim filizlenir kesip atılanlar. Yeter ki istensin.
Aşk yeterince demlendiyse pılını pırtını topla git. Eskimiş say çektiğiniz acıları. Ki beşik kertmesidir acı, Aşk'ın. Bu dünya da gecikmek kadar büyük bir pişmanlık yok bilesin.
Hangimiz pazar yeri değiliz ki Abide, satmadıklarımızı bile alıyorlar bizden. Kalakalıyoruz öylece...
Herşey biter aşk sonsuzluğa saklanınca.
Bak an kızıl kıyamet.
Yetmez artık Şehla'nın gözyaşlarında susları yeğlemek.
Aşk
Uçabilene kanat
Yanana har
Dilerim uçar Şehla'ya yâr olursun. Yanında olacağın günler gelir.
Şiir beni de paramparça etti. Toplayacak bir terzi de bilmiyorum.
Neyse
Vakit çoktan geldi
Hoşçakal şair!
Zira bu şiirin üstüne tek dize yazmayacağım...
Hükümsüzüm!
İclal