16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1841
Okunma

Silah yazılmıştı alnıma daha onsekizinde
Artık tanyerini ağartmak vardı kaderde
Gökyüzünde yıldızlara göz kırpmak vardı
Sulamak vardı kan çiçeklerini…
Ölmek vardı silahın kabzasına sarılarak
Bayrağın gölgesinde ya istiklal ya ölüm vardı.
Korkusuzduk, yiğittik ama ürkekçe girdik,
Hain, sırtlan sürüsünün içine korkusuzca…
Ant içmiştik dalgalandıracaktık Al Bayrağı
Müjde ile bekleyen al yazmalıya sözüm vardı
Atama… Anama babama sözüm vardı,
Senin ve al yazmalım uğruna çıkmıştık bu dağlara
Güveniyorduk andımıza, ihtimal vermiyordum ölüme
Aman vermek yoktu haine, yol kesene vatanıma göz dikene
Sanki hainliği seziyorduk dağlarda, taşlarda, ovalarda
Lakin kardeş, dostlarımız bir bir toprak oluyordu…
Anlamıştık Azrail’in aramızda dolaştığını,
Hissediyorduk ölümün nefesini ensemizde
Gök kızıla boyanmıştı, yürek kan ağlamıştı
Anam babam ve sen geldin alkıma
Resmin o an elimde kaldı, baktım gökyüzüne
Esir yaşayamazdım, hür yaşamalıyım başım dik olmalı,
Birde vatanım al yıldızlı bayrağım geldi aklıma.
Gözüm görmüyordu ölümü… Sadece vatan vardı
Al yıldızım hala dalgalanıyordu ya,
Silahımı kaptırmamıştım ya sırtlanlara…
İşte o zaman rahatça, gülümseyerek selam verdim,
KARA TOPRAĞA… KARA TOPRAĞA…