0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
415
Okunma
Ey kavmim…
Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.
Dönüp de bakmazsın ölülerine.
Lut kavminden de değilsin sen, hazdan olmayacak mahvın.
Acıyla karıldı harcın ama acıya da yabancısın……
yağmur bekleyen çöller gibi
Öylesine yangın ve susuz
Kaç serâp belirdi sabahsız
Kaç Mecnun kıyımda
Kaç Leyla gördüm her gece
Aymadım
her nefes yağmursuzum
Öylesine yangın
Öylesine hasret
Öylesine mahkumum
yeşil değdikçe eline
Ben içerde
Kaç yangın söndürdüm gövdemde
Saymadım
Siyahın muhafazasında bütün renkler
Tutuşuyor kağıt mağıt,
Bir yangın yeri memleketim
Bulutlar koparacağım ağaç dallarından
Sislerden sağanak yağmurları
Çöllere indireceğim vahaları
Ellerinde yıldız tutan çocuklara hediye
bir yüzün etmesede dört mevsimde dünya
sabrım gönül yarası sansın
kabuğun altında intikam olarak kalsın
bu arada kabuk yara bağlamaz, yas için giydiği elbisedir o!
sonra bir yağmur değer mavi adımlarına
her yağmur ki bir rahmet
Bir yağmur vakti kaybolurken yüzün sularda
günüme yine ışıklar doğdu
yıldızlara komşu oldum
Deniz kokusuyla değdi yağmur ellerime
rüzgarı bekledim fırtına olmak için
Bu ülkede
işçiler
paralarını alıp sanatlarını
bıraktılar duvarlarda
taşınılır emlaklar
her evde ayrı bir öykü yazılır Soma’da
her evin bir odasında çocuklar
Binalar yükseldikçe uzaklaşır gökyüzü
kiminin penceresi daha yakındır,
Kaç evin ışığı sönecek bu gece
binalar yükseldikçe
suladım sarmaşıkları sinsice
5.0
100% (1)