10
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
823
Okunma

Bir izbede saklı dünün yankısı.
Bense yamalı bir düş’ üm:
Öykündüğümdür ölüm,
Acılarımsa sirayet eden
Kıblemde saklı yüzlerce öyküm
Ve evirildiğim
Ve devindiğim
Münasip bir dilde susmayı öğrendiğim…
Mealim yok lakin öncesinde var, sandım
Varlığımı noksan kılanlara feryadım
Tüyü bitmemiş yetim hakkı yiyenler
Yetim bir düş olsam ne ki hem ben?
Gerçeklerimse öksüz ve sıradan
Yalnızlığın sıra dışı duvarlarına toslayan
Yankım, yanıklarım ve yanıldıklarım…
Hüzün ekip şiir b/içtiğim
Öncemde saklı belirsizliğin imleci
Bense seyyah bir Yıldız’ım
İçerlediğim ve içtiğim acılar nemalandığım
Cihandan
Bir karış boyu ile sağa sola caka satanlar
Suskunum ve şaşkın
Miadı dolmuş bir kere insanlığın
Bense lütuf bildim insanca yaşamayı
Deklare ettim içimde saklı saf sevgiyi
Suskun mizacıma da kimse aldanmasın hani
Yetişen Yarabbim
Yeşeren iklimlerim var hem benim:
Yaşaran gözlerimle suladığım nicesi
Ve binlerce sözcük ve şiir
Demlendiğime dair
Bir ön sözü varsa yazdıklarımın
Son sözü söylemeye de var daha çok vaktim
Lakin vadem dolmadan
Altına imza attığım akit solmadan
Seğiren gözlerim
Arpacı kumrusu gibi kulaç atan sözlerim.
İnhisarında evrenin
Kuş gibi hafiftir içim
İçsel huzurum içre dönük yolculuğumu
Mukayese ettiğim kadar dış sesin baskın sesini
Ve yorgunluğumu
Alt ettiğim sabit
Alt üst olmuşsa hayat kime delalet
Bunca acı ve kırgınlığım
Noksan varlığım
Yoksun kılındığım
Ah, yok sayıldığım…
Hınca hınç cihan
Cihat bildiğim bir başıma didindiğim değil yalan
Sadece Rabbim yanımda
Yakardığım yine O:
Tevazu yüklü benliğim
Sararıp solan kayıtlar hali hazırda saklı alt belleğimden
Fışkıran bir isyan
Fidan gibi delikanlı her acıya kanat açan.
Saf ve hüzünlü varlığım
Ve içine atıldığım
O derin kuyu
Tökezlediğim kadar bilemediğim kimse neyse huyu suyu
Sudan sebeplerle yanıtı olmayan her soru
Ve işte izah edemediğim kadar
İbrazı neyse mademki buyurdu kader
Hasbelkader aşk ve ömür
Yettiği kadar uzağında durduğum mezar
Miadım dolar mı sahi ansızın?
Mihrabı yerinde sözcüklerim ve yalnızlığımın
Nazarında dinmez de nazım niyazım
Hakkın yolunda
Hak görünen neyse ne değilse
Bilene en yüceye emanetim
İlkem ve ırkım ve addedilmiş sıfatların
Rüzgârında savrulduğum yaprak yaprak
Mizacı yitik bir kelamsa sınandığım ve kollarımı sıvadığım.
Eklem yerlerinde şiirlerin
D/okuduğum ve d/okunduğum
Sonsuzluğun ç/ağrısı
Nasıl ki medet umduğum yarınlarım ve umudum
Solmak ne ki doğmamışken güneşin
Şeceresinde saklı kâh esinti kâh rüzgârın dahi
Nutkunun tutulduğu
Bir sandal ki içi su alan
Bir bardak suda kopan fırtınadan yana yok şansım
İzahı da yok demlenmiş sıfatların
Oysaki ben sadece haizi olduğum o tek zerremle
Yaratılmış aciz bir kulum:
Biraz sıra dışı ve gaipten gelen coşkumun döktüğü kum
Yansız ve yandaşsız ve yalnız bir sorunun
Olmayan cevabında savrulduğum sağa sola
Önümde uzanan yolsa çok uzun
Sırtımı kollayan Yaratan
Şafağı aydınlık kılan geceyi karaya boyan
Ve hâsıl olan nice mucize
Sevdiğim kadar yazdıklarım nasıl ki tevafuk
Ömrü ziyan ettiğim kadar zinhar yıkıldığım ve ufuk
İken mizacı yarınların
Debdebeli duygularımın vardır elbet bir anlamı
Anlam olmaksa saklı olmak kaydıyla sadece kabul görmek
Mevla’mın katında.
5.0
100% (20)