28
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1067
Okunma

sis perdesini kaldırıyorum isli mazinin üzerinden
solgun anıların kollarına bırakıyorum
yorgun belleğimi…
huzursuz güzün süzgün bakışları
karşılıyor günü
sarmaş dolaş sararmış yapraklarla
yarı çıplak dallar yerlerde…
rüzgarın serin elleri sırtımda
ürperiyorum
başıboş bulutlar yağmur derdinde…
süzülüyor nazlı gelin gibi
pürüzsüz güzelliği ile sere serpe nilüferler
yosun tutan göllerde…
ahenkli melodisiyle
ruhumun bam telini titretiyor isketeler
derin bir uykudan uyanıyor
üzerine ölü toprağı serpilmiş vadiler
mevsimin son karesini yakalarken
çekiyorum sarı saçlarını güzün
duruyor saatler…
kuruyan dere yatağından
ceylan çevikliği ile sıçrarken
takılıyor eteğime karaçalı ve diken
ansızın
patlayan silah sesiyle irkiliyor
sıyrılıyorum suskun hayallerden
acı yas tablosu karşısında
sözcükler dikit oluyor dilimde….
sermin
kasabalı taze gelin
yaşanmamış gençliğini
ceviz sandığında bırakarak
lekenen ömrüne veda ediyor
veda ediyor kefensiz düşlere…
sarı bukleli saçları kızıla bulanıp
sessiz sedasız çekip giderken
kan sızıyor kına yakılan ellerine
kan sızıyor toprağın genzine…
Aslı Aydın