Koca Türk Devletine fiskeler atıyorsun, Kaçak döğüşen cüce, sen kime çatıyorsun? Yazık ölen gençlere, ana kuzusu onlar, Yıllardır anaların âhında yatıyorsun.
Bu ne akılsız gayret, bu ne sakat düşünce, Komşular"imdat" diye sana koşuyor önce. Sen bu kadar kör müsün, bunları görmüyorsun? Sonuç neye varacak sen toprağa düşünce?
Seni dağa sürenler gör ki nerde yaşıyor? Sen ölüp giderken o, göbeğini kaşıyor. Afyonlanmış bir halde dağlarda geziyorsun, Maksat kürt halkı değil, servetler yarışıyor.
Bu servet yarışında sen bir küçük piyonsun, Esrar, eroin, kadın gelirinde en sonsun. Sen öl onlar yaşasın, böyle midir görevin? Çekil de akbabalar onun leşine konsun.
Dön de bir bak kendine, bu mu lâyığın senin? Yaşadığın dağlarda çürüyecek bedenin. Bir silahlı kölesin vur deyince vuracak, Yakında dar gelecek başınıza bu zemin.
Dinle beni genç adam! Bu hesapta tuzak var, Sen zarara uğrarken, başkası ediyor kâr. Soğuk dağdan uzaklaş, sıcacık yuvana dön, Eli kanlı göçenin, ahretteki yeri nar...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Daha güneş doğmadan köyümüzü basan kim Genç ihtiyar demeden sıradan geçiren kim O da yetmezmiş gibi okullara sızan kim İlim irfan sahibi öğretmeni vuran kim Biz bunları unuttuk soysuzları çoğalttık
Ben de çok eski bir şiirimle ses olmak istedim bu ortak duygularımıza üstadım. Biz çıkar uğruna başkalarının yaralarına merhem olurken kendi yaralarımızı saramadık ve yara büyüdükçe büyüdü artık kapanmaz bir hâl aldı. şimdi dağlardan inip İstanbul'un merkezine kadar inebiliyorlarsa ve bu fark edilmiyorsa o zaman hata nerde ve kimde diye sormadan geçemiyor insan... Tebrikler duyarlı yürek sesinize. Sonsuz saygımla...
Benim yaş ve tecrübelerime dayanan istihbaratım (!) yine yanılmadı. Birçok konu ve zamanda olduğu gibi; yine "Yakındır!" diyor ve çok önceki yıllarda (12.08.2015) yazdığım arşiv şiirimi o gece koymaya karar veriyordum.Neden böyle olduk sorusunun cevabı; büyük Atatürk'ün gün ve gelecekle ilgili tüm fikirlerini,durmadan ekilen fitne ve nifak tohumlarını hep iri ve diri tuttuk da ondan, O'nu bu düşünce yapısı ile her l0 Kasım'da öldürmeye çalıştık.Bu durumu maalesef asla düzeltemedik, içimizdekiler olduğu gibi, dışımızdakiler de hassas noktaları durmadan körükledikleri için; sonunda Atatürk'ün fikierlerini, O'nun tam zıddı olan bir devlet yönetimine teslim ettik. Zira dünkü amaç; bugünkü kadronun yetiştirilmesiydi.Zaten geçmişte bunlar, Türk Milliyetçilerinin en güçlü fikrî mücadele alanını oluşturuyordu..Sonuçta "Açılım" anlaşmaları fiili Kürdistan'ı gerçekleştirdi.Bu arada Feto açılımları, onlara gösterilen amaçlı müsamaha ile, Türk Devlet nizamını değiştirmenin şuurlu yapısı olarak iş başına konuldu.Şimdi görüldüğü üzere Cemaatler bir taraftan, devletin başına geçenler diğer taraftan Türk Devletiyle kavga sürüyor.Feto'nun paralel yapısı dedikleri müesseseler ne ki; işbaşına gelinir gelinmez tüm yazılı ve görsel basının %85 ini bir havuzda toplamanın, tüm asker,polis, hukuk adamlarının, devlet memurlarının parti kartı dışında işe alınmamalarının sebebi; yeni bir paralel yapı kurma amacına yönelik değil de nedir? İnanınız, Komünizmden ileri bir parti devleti hegemonyası yaşıyoruz. Bu arada, tüm kadrosuyla birlikte, ara motiflerin başındaki satılık adamları da unutmamak gerekir.Ancak henüz bilinmiyor ki; Atatürk fikir yapısı ve Türkiye Cumhuriyeti milletimizin kahir çoğunluğunun göğsünde yanan sönmez meşale, kordan bir ateştir.Zamanı gelince o kor ateş demokrasilerde alev alev yanmaya başlar ve Türk insanı o meşalelerle sandığın yolunu bulur. Değerli yorumunuza teşekkür ve selamlarımla. (Aksakal)
Benim yaş ve tecrübelerime dayanan istihbaratım (!) yine yanılmadı. Birçok konu ve zamanda olduğu gibi; yine "Yakındır!" diyor ve çok önceki yıllarda (12.08.2015) yazdığım arşiv şiirimi o gece koymaya karar veriyordum.Neden böyle olduk sorusunun cevabı; büyük Atatürk'ün gün ve gelecekle ilgili tüm fikirlerini,durmadan ekilen fitne ve nifak tohumlarını hep iri ve diri tuttuk da ondan, O'nu bu düşünce yapısı ile her l0 Kasım'da öldürmeye çalıştık.Bu durumu maalesef asla düzeltemedik, içimizdekiler olduğu gibi, dışımızdakiler de hassas noktaları durmadan körükledikleri için; sonunda Atatürk'ün fikierlerini, O'nun tam zıddı olan bir devlet yönetimine teslim ettik. Zira dünkü amaç; bugünkü kadronun yetiştirilmesiydi.Zaten geçmişte bunlar, Türk Milliyetçilerinin en güçlü fikrî mücadele alanını oluşturuyordu..Sonuçta "Açılım" anlaşmaları fiili Kürdistan'ı gerçekleştirdi.Bu arada Feto açılımları, onlara gösterilen amaçlı müsamaha ile, Türk Devlet nizamını değiştirmenin şuurlu yapısı olarak iş başına konuldu.Şimdi görüldüğü üzere Cemaatler bir taraftan, devletin başına geçenler diğer taraftan Türk Devletiyle kavga sürüyor.Feto'nun paralel yapısı dedikleri müesseseler ne ki; işbaşına gelinir gelinmez tüm yazılı ve görsel basının %85 ini bir havuzda toplamanın, tüm asker,polis, hukuk adamlarının, devlet memurlarının parti kartı dışında işe alınmamalarının sebebi; yeni bir paralel yapı kurma amacına yönelik değil de nedir? İnanınız, Komünizmden ileri bir parti devleti hegemonyası yaşıyoruz. Bu arada, tüm kadrosuyla birlikte, ara motiflerin başındaki satılık adamları da unutmamak gerekir.Ancak henüz bilinmiyor ki; Atatürk fikir yapısı ve Türkiye Cumhuriyeti milletimizin kahir çoğunluğunun göğsünde yanan sönmez meşale, kordan bir ateştir.Zamanı gelince o kor ateş demokrasilerde alev alev yanmaya başlar ve Türk insanı o meşalelerle sandığın yolunu bulur. Değerli yorumunuza teşekkür ve selamlarımla. (Aksakal)
Emperyalistler dünyayı sömürmeye devam edebilmek için artık eskisi gibi doğrudan savaşmıyorlar. Bunun yerine terör örgütlerini kullanmaktadırlar. Bu örgüt mensupları emperyalist ülkeler adına vekalet savaşı yapmakta olduklarının farkına bile varamıyorlar. Emperyalist bir ülke başka bir halkın sözüm ona özgür (!) olmasına niçin kaynak/bütçe aktarsın? Niçin bunun için yardım etsin? Onların gözü ülkeleri bölüp küçük parçalara ayırıp ülkelerin başta altın, petrol, doğal gaz gibi doğal kaynakları olmak üzere servetlerine el koymak, onları kendilerine köle yapmaktır. ABD, 50 devletin birleşmesinden oluşur. Örneğin, Porto Riko ülkesi de ABD'ye girmek istemektedir. Böyle olunca ABD gittikçe genişlemektedir. AB de şu anda 27 devletten oluşmaktadır. Onun da devlet sayısı her geçen gün daha da artmaktadır. İslam coğrafyasında ise kan ve gözyaşı hiç eksik olmamakta. Osmanlı bu coğrafyayı birleştirmeyi başarmıştı. Emperyalistlerin asıl korkusu budur. Biz bir ve beraber olursak, bu emperyalist ülkeler bize zarar veremez. Aksi takdirde gençlerimiz o ülkelerde onların yapmak istemedikleri işleri yapmak üzere köle gibi çalışmaya gitmek için mücadele vermeye devam ederler.
Şiir harika bir nasihatti anlayana.
Bugün ben de sayfamda aynı konuyu işlemiştim. Hatıra babından ben de şiirimi sayfanıza eklemek istedim.
Bir Olalım
Hacı Bektaş-ı Veli’nin ‘Bir olalım, iri olalım, diri olalım’ sözünün dizilimine uygun olarak şiir, 4 + 5 + 5 duraklı 14’lü hece ölçüsü ile kaleme alınmıştır.
Sünni benim, Alevi benim, özüm Müslüman Cami benim, Cemevi benim, gönlümde iman Candır Ali, Haydar-ı Kerrar, sevgisi umman Ayet der ki: Müminler kardeş. Budur tek ferman Bir olalım, iri olalım, diri olalım
Dalgalansın, gökte al bayrak, yegâne ilkem Kutlu vatan, çekilip peşkeş, denilmez keşkem Bitsin terör, ölmesin kimse, bunadır öfkem Kürt Türk kardeş, ayıran kalleş, Türkiye ülkem Bir olalım, iri olalım, diri olalım
Anadolu, şehitle dolu, toprağı mümbit Herkes bilsin, istikbal için, ilimdir mürşit Çalış yurttaş, yükselsin yurdum, bu kadar basit Bütün dünya, birlik olursak, edemez tehdit Bir olalım, iri olalım, diri olalım
Seğmenoğlu (Dr. Osman Akçay)
Bu vesile ile şiiriniz için tebrik ediyorum. Kaleminize gönlünüze sağlık. Her daim esenlikte kalın muhterem büyüğüm. Saygılarımla. Allah'a emanet olun.
Çok teşekkür ediyorum Muhterem Osman Bey, konuyla ilgili tafsiletlı değerlendirmenizi okudum; umarım okuyanların da istifadesi mümkün olur. Şiirlerimizin konu denkliği iyi bir tesadüf oldu. Şiirinizi okuyunca, düşüncelerimizin ayniyetine sevindim ve hayli gülümsedim ve sizin şiirinizi kendi şiirlerimin yanına aldım. Hayırlı akşamlar dileğiyle, saygıyla gözlerinizden öpüyorum. (Aksakal)
Çok teşekkür ediyorum Muhterem Osman Bey, konuyla ilgili tafsiletlı değerlendirmenizi okudum; umarım okuyanların da istifadesi mümkün olur. Şiirlerimizin konu denkliği iyi bir tesadüf oldu. Şiirinizi okuyunca, düşüncelerimizin ayniyetine sevindim ve hayli gülümsedim ve sizin şiirinizi kendi şiirlerimin yanına aldım. Hayırlı akşamlar dileğiyle, saygıyla gözlerinizden öpüyorum. (Aksakal)
Güzel bir şiir olması yanında gerçeklere dikkat çeken bu şiiri yazan kalemi yürekten kutluyorum başarılarınızın devamı dileğimle selam ve saygılarımla.
boş hayal ve boş kafalarla güzide gençlerimizin hiç uğruna yok olmalarına sebep olanları Rabbim "Kahhar" ism-i şerifiyle kahretsin...bizim bir doğu sorunumuz vardı onu güneye ve kuzeye taşıyan boş hayal yolcularına elbet gereken dersi bu asil milletimiz verecektir... düşünen ve Türk sevdalısı asil yürek sesinizi yüreğimden kutluyorum... dağa çıkanlarla, "keşke yunan kazansaydı" zihniyetinde olanların nazarımızda hiç bir farkı yoktur... selam ve hürmetlerimle ellerinizden öpüyor sağlıklı ve hayırlı ömürler diliyorum...
Ne güzel anlattınız şiirde değerli şairim Birileri güdümlü idealist ayaklarında dağda bayırda leş olurken birilerinin pis arzuları aç gözleri doyuyor maalesef. Kullanıldıklarını anlamalarını dilerim.
Değerli hocam Şiirinizi beğenerek okudum tebrik ederim. Emeğinize ve şiir yüreğinize sağlık. En kalbi saygilar selamlar Sağlıcakla kal, Hoşça kal, Şiirle kal.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.