6
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
903
Okunma

Günden güne ağarır saçın başın
Seyrelip dökülür kirpiğin kaşın
Kekremsidir dilin, tat vermez aşın
İki ezan arasıdır yaşlılık…
Zamane genciyle yarışamazsın
Yüzüne çemkirir, konuşamazsın
Yalnızlık çok zordur, alışamazsın
Tek kişilik yolculuktur yaşlılık…
Yiyemezsin eti, sallanır dişin.
Durmaz kıçında don, dökülür çişin.
Allah’a havaledir artık her işin.
Dönüşü olmayan yoldur yaşlılık…
Vücudun beladır ayaklarına
Düşersin yolların tuzaklarına
Yaz günü kar yağar yamaçlarına
Asfalt yolda buzlanmadır yaşlılık…
Acıdan çekilir etin kemiğin
Gönülsüz verilir bir kap yemeğin
Sormazlar nerede itin köpeğin
Tahtan düşmenin adıdır yaşlılık.
Bükülmez dizlerin, çekilir suyu
Kazarlar ardından derince kuyu
İçemezsin çayı, demlice koyu
Havası inmiş balondur yaşlılık…
Neylersin gelmişse gitmenin vakti
Dolmayınca depo çalışmaz taksi
Azrail kapıyı çalmış hay aksi
Vedalaşmanın vaktidir yaşlılık…
Yazan: MEHPARE GÖKÇE
5.0
100% (15)