5
Yorum
23
Beğeni
4,7
Puan
711
Okunma
Mahzûn dostum dal bostana, her bir beyit tıbbî fermân
Yol bir tutam çörek otu, ... belkim olur hemme dermân
Şu sînem dertlerden yandı, ..... nefsime kor kâr etmiyor
Bu hâne mihmân-pervermiş, gam çerge kurdu gitmiyor
Kahr-ı dehri, leylen nehâr, hep gözyaşı döken bilir
Firâk-ı yâr ne menem dert, yıllar boyu çeken bilir
Sûk-i sultânî’ye vardım, mert kabzımal bulamadım
Sahtekârın mizânında, ...... yarım okka olamadım
Uçmak istedim semâda, ...... icâzetin yok dediler
Ben noktayı müfred sandım, kâinattan çok dediler
Ben sevdâya kader dedim, tek harfini silemedim
Hercâî güller de varmış, ... ne çâre ki bilemedim
Gençliğim bir altın tastı, has ipekten daha hastı
Kıymetini bilemedim, bir gün sırra kadem bastı
Şu gençliğim geri gelsin, gözlerimin feri gelsin
Ben dünyayı anlamadım, anlayanlar beri gelsin
Devrân mevsim-i hazândı, her dem baharı bekledim
Çıktı geldi sayf-i sûzân, ..... dertlerime dert ekledim
Ben hayatı bir gül sandım, ... kokulu elvâna kandım
Meğer dikenler de varmış, yandıktan sonra uyandım
Bu dünya dâr-ı mihnetmiş, her fâni hicrân tadarmış
Hüzün-zede garip ömrüm, meğer bir seyrân kadarmış
İdris Esen, Eylül, 2022, Erenköy
hemm: keder, üzüntü, tasa
mihmân-perver: misafir perver
sûk-i sultânî : mezat yeri
müfred : tekil, tek
dâr-ı mihnet: meşakkat, keder evi/yeri
kahr-ı dehr: dünyanın kahrı, dertleri
firâk-ı yâr: sevgiliden ayrılık
sayf-i sûzân: yakıcı yaz mevsimi
hercâî: kararsız, sebatsız, yeltek, vefasız
hüzün -zede: üzüntü ve sıkıntılardan muzdarip
seyrân: gezinti, temâşâ
5.0
92% (11)
1.0
8% (1)