Ruhumu Kuşattı Gizemli Düşler

Mayıştı dimağım, rehavet saldı,
Yığıldım masaya, birikti işler,
Kapanan gözlerim hayale daldı,
Ruhumu kuşattı gizemli düşler.

Güneşin ışığı değdi gözüme,
Baharın kokusu sindi özüme,
Yürüdü cansuyu çıktı yüzüme,
Uçuştu polenler, ısındı taşlar.

Cemreler peş peşe kapıyı çaldı,
Komşular kazmayı eline aldı,
Tarlaya koşanlar tohumu saldı,
Kızardı yanaklar, kurudu yaşlar.

Dalların arası doldu aşiyan,
Yarışır yuvaya azık taşıyan,
Zararlı çıkacak başı kaşıyan,
Rızkını arıyor sağ kalan başlar.

Çakallar sürüye verince bozgun,
Gafletin ardından çobanlar üzgün,
“Leş nerde” soruyor tilkiye kuzgun,
Çırpıldı kanatlar, bilendi dişler.

Ağustos böceği bekler karşıdan,
Fasulye hakkını ister turşudan,
Fileler boş döner pazar, çarşıdan,
Tembele rüyadır kebaplar, şişler.

Kol, ayak avare, takımlar paslı,
Ağızlar kurumuş, mideler yaslı,
Çalışmak değil mi duanın aslı?
Beleşten doymayan sistemi taşlar.

Nedense bulunmaz hakkına razı,
Nimetten sayılmaz lahana, pazı,
Fazlayı ararken kaybeder azı,
Boşa mı şükreder böcekler, kuşlar?

Mustafa Hoşoğlu