bakışında otururum sanki Süleyman’ın tahtında
çözerim dillerini kuşların
alır başıma kondururum uçuşlarını
köhne bir hanı saray yapar
sultanın atları bağlanır gümüş ahıra


hiç uğrak vermeyen tüccarlar
girerler kapısı altın kaplamalı hana
kimse kimseye boyun büküp
selam vermez orada
özgürlük halıları asılıdır duvarda


resimlerde dik duruşun en yalın hali
bir kadının bükülmez b’eli sevgi rehberli
evine girdiğinde, çıktığında dışarı
korku çanları çalmaz, duvarlar yumruklanmaz
bir gülümseme eşliğinde uzatılır el


yemyeşil ağaçlara dönük yüzüm masmavi göklere
kurar çocuk salıncağını
cennet meyvesini sunar bir bakışın
annelerin sevgiyle dokunuşunu
ilk kucağına alıp emzirir gibi yavrusunu


uçarım bulutsuz mavi göklerde mavi
nihavent güzel bir şarkı esintisi
havalandırır eteklerimi
gözlerinde dinler dinlenirim
siler tüm ayrılıkların siyah rengini


bakışında unutayım savaşlar olduğunu
barışa ışığı yakan olsun gözlerin
yok yoksul kalmasın şu güzelim dünyada
korkmasın kimse yarın ne olacak diye
yarını sevgiyle kuran olsun duruşun

bana hep öyle yeşil, öyle güzel bak emi?


09. 08. 2022 / Nazik Gülenay