12
Yorum
39
Beğeni
0,0
Puan
575
Okunma

sevdamız gibi yürekli
ölüme karşın dimdik
tomurcuklar durmadan açıyordu nisan’da
büyütmeye çalışıyorduk çocuklarımızı
küçülmeye başlıyordu düşlerimiz
kırışıyordu alnımız
göz altlarımıza yerleşiyordu halkalı izler
duruyorduk
alt alta, üst üste
sağda solda
yukarıda aşağıda
herkesin doğrusu yine en düz
kimimiz şehit
kiminin ölüsü süpürgelik
kan oturuyordu ağlamaktan gözlerimize
altta üstte aşağıda
kim yığıyordu yükselen yoz tepeleri
bu kof yağmurları kim yağdırıyordu
gitmiyordu ülkemden ölüm davulları
çalıyordu güm güm güm
duyuyorduk uzaktan
sağda solda
değişiyordu annelerin ninnileri
uyumasın yavrum uyumasın
sağda solda
büyüyordu korku
adım atmaktan çabuk
yere inip bakıyordu gök kuşları
çalımlı adımlarla
yaratmışlar sanki dünyayı
siyah kuyruklu taksileri
söndürüyordu
söylenecek sözlerin yıldızını
çekip gidiyorlardı
döküm döşek ortalık
içi kurumlu siyah adamlar
eziyordu
dağ çiçeklerini
çiçekler güneşe açık
göğün mavisine
yağmura
dağ katlanamaz
silah seslerine
acı noktalı ölüme
bir gün katlar kendini
içini gösterir
giremez
öyle kurumla, kurumlu adamlar
ezemezler
çiğnek kadımalakları
dağlar geçer birbirine
valla dağlar canlıdır
çiğdemine sahip
ekinler durmaz sallanır
her şey yeniler kendini
duruyorduk
kimse bilmiyordu
haritada yerimizi..
05. 05. 1987 / Nazik Gülünay