0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
335
Okunma
gülün adındaydı fotoğrafımız
kuşların geçtiği mevsimleri kuşandı belalı yeminler
berbat edilmiş yazıtların soluğuyla büyüyen
adanmışlık dendi ölümle yetinmeyen özlemleri bulurken vecd özlemleri
yitik bir sabır gibidir zamanı körleştiren gecenin gözleri
safran kusar yarınsızlığa tembihlenmiş vaatler
bulunmuşsa en nadir hali yaşamın insanı alkışlamak lüxü kıyılarda
işte azgınlık gibi yaklaşır yoksulluğa çöken matemleri unutturan kıtalar
ben uykusunu göçebe bir dirençle geçiren şehrin uğultusuna borçlu uğultu
yakınımda bir küfür kadar kolay dalgınlığın izini süren köpekler
tanrının sırlarını ifşa eden çocukların saçlarını taramış rüzgar
belki bir hüzün kasabası gibi unutulmak istiyor ağaçlar
belki bekçilerin türküsü gibi karışır karanlığa şatafat
ezilen ekmeğin buhurunda aydınlanır sabah
bulmuşsan kaderin hükmüdür seni sıfatlarından soyan
bir ikilem bir affolunma gibi gözlerindeki umut
çağlara bir günbatımının berraklığıyla bakmak
ben bu yorgunluğu anlamak gibi unutulsam cehennemde
kabullenir mercanlar yalnızken sayıkladığı bir yalvacın kusurlarını